Liderimizin yolu yolumuzdur

ANAYASA değişiklik paketi gündeme geldiği günden itibaren, Sayın Devlet Bahçeli'nin eski konuşmaları üzerinden bir karalama kampanyası başlatılmıştır. Sayın Devlet  Bahçeli,

ANAYASA

değişiklik paketi gündeme geldiği günden itibaren, Sayın Devlet Bahçeli'nin eski konuşmaları üzerinden bir karalama kampanyası başlatılmıştır.
Sayın Devlet Bahçeli, "Ben de ne söylemişsem arkasındayım. Değişen bir tek cümlem dahi yok ama bir de Türkiye gerçeği var" sözleri ile dün ne dediyse bugün de onu söylüyor.
Söz konusu ülke olunca da her şeyi teferruat sayıyor.
Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın Bahçeli ile görüşmeye gelirken benzer bir cümle kullanmıştır.
Ama onlar için söz konusu siyasi sonuç olunca, gerisi teferruat oluyor.
Sırf iktidarı devirebilmek uğruna, şeytanla aynı masaya oturarak, ülkenin cehenneme sürüklenmesine zemin hazırlamaktan kaçınılmıyor.
Dün terör örgütleri ile kol kola olanlar, bugün ulusalcı görünümü almış olsalar da, asıl niyetlerini Türk milleti bunu bilmekte ve görmektedir.
Yapılan bunca hata ve yanlış sonrasında AKP'yi uyaran, yol gösteren, doğrunun bulunmasını sağlayan parti MHP olmuştur.
Nitekim, AKP önce yanlışta direnmiş, ama bu yolun sonunun ihanet olduğunu görmesi uzun sürmemiştir.
MHP'nin uyarılarını dikkate alarak, daha milli ve tutarlı bir politika izlemesiyle birlikte, yıkım durmuş, ihanet frenlenmiştir.
Yılların ihmaliyle azan terörü bastırmak elbette kolay olmayacaktır.
Buna bir de bütün kurumların, ama özellikle güvenlik ve istihbarat kurumlarının FETÖ gazabına uğraması ve içinin boşaltılmasının eklendiğini unutmamak gerekiyor.
Türk devleti güçlü ve kudretlidir.
Bütün bunlar aşılır.
Yeter ki, niyet doğru olsun ve samimiyet gösterilsin.
Nitekim, kısa zamanda toparlanmanın mümkün olduğunu sonuçlarıyla birlikte görmeye başladık.
MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli, partisinin neden Anayasa Değişikliği Teklifi'ne destek verdiğini defalarca açıkladı.
Anayasa ve kanun ihlalleriyle oluşan, Türkiye'yi derin bir kaosa sürükleme tehlikesini içinde barındıran fiilî yönetim anlayışının özellikle 15 Temmuz sonrasında neden süremeyeceğini uzun uzun izah etti.
Neden Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a ve Başbakan Binali Yıldırım'a fiilî duruma son verilmesi veya anayasa değişikliğine gidilmesi, ikinci seçeneğin de milletin hakemliğiyle hayata geçirilmesi çağrısında bulunduğunu anlattı.
Genel Başkanımızın açıklamaları basına yansıdığı hâlde, hâlâ bunlar hiç söylenmemiş ve konuşulmamış gibi davrananların kuyruk acılarından olsa gerek, amaçlarına hiç bir zaman ulaşamayacaklardır.
Tüm Ülkücü Milliyetçi Hareket'in neferleri artık şunu iyi anlamalıdır.
Ezelden beri Ülkücü Milliyetçi Hareket'e saldıranların dertleri bellidir.
Amaç ve gayeleri tektir.
Niyet, koltuğa istediklerini yaptırabilecek, iplerinin kimin elinde olduğu belli olamayan kuklaları koymaktır.
Ülkücülerin birkaç başıboşun sözlerine kulak asmayacağı bilinmeli, lider, teşkilat ve doktrine sadakatle bağlı olduğu unutulmamalıdır.
MHP; anayasa değişikliğine “Hayır” demiş olaydı, o kadar eminim ki bu güruhların cevabı hemen “Evet” olacağı aşikardır.
Dertlerinin koltuktan öteye gitmediği görülmelidir.
MHP'ye göre rejim değişikliği söz konusu değildir.
Rejimimiz cumhuriyettir.
Buna ilişkin değişiklik teklifi yoktur.
Rejim değişikliği değil, hükümet sistemi değişikliği, hükümet sistemi netleştirilmesidir.
Parlamenter Sistem'de cumhurbaşkanlarının bu kadar yetkisi olmaz.
Bunun karşısında, cumhurbaşkanı halk tarafından doğrudan doğruya seçilmez, seçilirse bu kadar yetkileri olmaz.
Anayasa Değişikliği Teklifi, referandum ile milletimizin önüne geldiğinde büyük Türk milleti ne derse MHP'nin başının gözünün üstündedir.
"Peki siz ne yapacaksınız?" diye soranlara açık ve net olarak cevabımız; "Devlet Bahçeli'nin yolu yolumuz, sözü sözümüzdür."
Ne mutlu Türk'üm diyene!