Kıbrıs için Atatürk şu ilginç görüşünü ifade ederek demiştir ki: "Efendiler! Kıbrıs düşman elinde bulunduğu sürece bu bölgenin ikmal yolları tıkanmıştır. Kıbrıs’a dikkat ediniz. Bu ada bizim için çok önemlidir." Başka bir konuşmasında, Hatay gibi anavatana katılmasının sorulması üzerine de "O’nun da sırası gelecek" demiştir. KKTC, 1983'de kurulmuş olup 265 bin nüfuslu, Lefkoşa, Gazimağusa, Girne, Güzelyurt ve İskele ilçelerinden müteşekkil bir cumhuriyettir. Türkiye’nin 65 km. uzağında, Akdeniz'deki adaların üçüncü büyük adasıdır. Bugünlerde Güney Kıbrıs Rum Devleti ile birleşmek veya tamamen ayrılmak yönünde görüşmeler yapılmaktadır. Bu şekilde görüşmeler yapılırken, AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Londra'yı ziyareti sırasında "Kıbrıs Gazetesi" muhabirinin sorusu üzerine şu açıklamayı yapıyor: "Kıbrıs'ta çözüm için her opsiyon masada. Çözüm iki liderin uzlaşacağı bir birleşme formülü olabileceği gibi iki liderin uzlaşarak ayrılıp iki devlet şeklinde ya da KKTC'nin Türkiye’ye bağlanması da mümkün olabilir. Bütün bu opsiyonlar masada ama umuyoruz ki, (Gönlümüzden geçen budur) Kıbrıs’taki iki devletin tek bir çatı altında birleşmesi ile iki tarafın huzur içinde yaşaması güven altına alınsın." Kim bilir, Egemen Bağış’a Allah söyletmiştir. Belki de Atatürk’ün öngörüsü böyle söyletmiştir. Her ne ise, Kıbrıs’ın bu muallak durumunun ebediyen sürmesi mümkün değildir. Bir gün, aynen Hatay gibi Anayurdumuza bağlanacak, illerimizden biri olabilecektir. Hatay, bir zamanları Suriye hudutları içinde Fransa’nın kolonisi idi. Türkiye, Hatay’ın yad ellerde kalmasını hiçbir zaman kabullenememiş ve bir gün anavatana bağlanacağının girişimlerini sürdürmüştür. Atatürk 1923 de Adana’da kendisini ziyarete gelen Hatay temsilcilerine "Kırk yüz yıllık Türk yurdu yabancı elinde esir kalamaz. Günü gelecek siz de kurtulacaksınız" demiştir. Aradan 15 yıl geçmiş, Fransa ile bir çok kez görüşmeler yapılmış, bu arada Atatürk, 1938'de hasta hasta trenle Adana’ya hareket etmiş, sonunda Fransa ile anlaşma sağlanmış, Albay Şükrü Kanatlı’nın alayı ile Hatay’a girmesi (5 temmuz 1838) ile konu çözümlenmiş, 22 Temmuz'da seçim yapılmış 40 kişilik meclis kurulmuştur. (Seçim sonunda 22 Türk, 9 Alevi, 5 Ermeni, 2 sünni Arap ve 2 Ortodoks Rum milletvekili seçilmiştir.) 2 Eylül'de toplanan Hatay Meclisi Tayfur Sökmen’i Devlet Başkanı Abdurrahman Melek’i Başbakan seçmiş olup tamamen müstakil bir devlet hüviyetini kazanmıştır. 10 ay sonra 28 haziran 1939 da Hatay millet meclisi son toplantısını yaparak Hatay’ın Türkiye’ye katılmasını kabul etmiştir. Hatay 31 numaralı ilimizdir.Tarihte, böyle birbirlerinin durumunun bu kadar benzerlik gösteren Devletler enderdir. Ama, bugünkü Kıbrıs Türk Devletinin dünkü Hatay devleti ile böylesine benzer olmasının çok ama çok İlahi sebepleri olsa gerek. Öyle inanıyorum ki, Kıbrıs halkı bir gün anavatanın kucağına koşacaktır. Çünkü, Rum’ların bu nankörlüğü ve hainlikleri neticesine daha fazla dayanamayacaklardır. Kıbrıs’ın suyu dahi Anamur’dan borularla deniz altından gönderilmesi için inşaatına çoktan başlanmış bulunuyor. Ayrıca, Kıbrıs kara sularında birlikte doğalgaz ve petrol araştırmaları yapılmaktadır. Kıbrıs, Türkiye devletinin değişmez bir bütünüdür ve asla vazgeçilemeyecek bir vatan toprağıdır.