Kemal Kılıçdaroğlu, CHP genel başkanlığına Genel sekreter Önder Sav’ın, Deniz Baykal’ı paypas etmesiyle olmuştu. O zamandan bu zamana kadar 4 kurultay yapılmıştır. Bu CHP tarihinde bir ilktir. Dördüncü kurultay 17 temmuz Salı günü oluşturulmuş ve kongrede tek aday olan Kemal Kılıçdaroğlu artık CHP’nin asli genel başkanı seçilmiştir. Sayın Kılıçdaroğlu, ana muhalefet partisinin genel başkanı olarak gündemdeki her konuyu dile getirmiş ve veryansın etmiştir. Örneğin, Akdeniz uluslararası hava sahasında Suriye tarafından düşürülen silahsız hava kuvvetlerine ait uçağın, nasıl ve ne şekilde düşürüldüğü hakkında şimdiye kadar yapılan açıklamalarda, hala kesin bir sonuç alınmadığını şu sözlerle tenkit ediyor:“Uçağımız düştü, 25 gündür nasıl düştüğünü bilmiyoruz. Bunlar saygın devlet mi, yoksa Türkiye Cumhuriyeti bir aşiret devleti mi?”O da biliyor ki, uçağın parçaları Akdeniz’in 1265 metre derinliğindedir ve çıkarılması için ABD’nin işbirliği gerekmektedir, çok yakında bu parçalar çıkarıldıktan sonra, parçalar üzerinde yapılacak kriminal araştırmalar sonunda kesin düşüş nedeni anlaşılacaktır. Türkiye Cumhuriyeti Devletini “bir aşiret” devleti gibi göstermek, muhalefet partisinin genel başkanına yakışmaz. Madem ki, iktidara talipsiniz, o zaman nasıl olur da aşiret devletinin başbakanı olmayı içinize sindireceksiniz? 35 yıldır, Doğu ve Güneydoğu illerinde terör estiren, halkı canından bezdiren, memleketimizin bir çok gelirini harcatan, binlerce şehidimize ve gazimize sebep olan terör örgütü için şunları söylüyor: “İster Kürt sorunu, ister Güneydoğu sorunu deyin, biz CHP olarak bu sorunu çözmeye, cenazeyi kaldırmaya kararlıyız.”Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun dış politikasına şu sözlerle karşı çıkıyor: “Komşularla sıfır sorun politikasını tam tersine çevirdi. Kendisine bile hayrı dokunmayan bu kişi ne diyeyim, kendisi tam Allah’lık birisidir.”Kılıçdaroğlu, terör sorununu nasıl çözeceği hakkında bir şey söylemiyor. Bu millet, söylenene değil, yapılana veya nasıl yapılacağını anlatanlara kulak vermemektedir. Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, bilhassa Suriye lideri Beşar Esad’a her türlü uyarıyı yapmış ama karşısındaki kişi, babası Hafız Esad gibi öldürmeden ve yıkmadan yana tavır koyduğundan bugünkü acıklı ve can sıkıcı durum meydana gelmiştir. Türkiye, diktatör Esad’dan yana değil, muhalefetteki Suriye halkı yanında yer almıştır. Son olarak Suriye’nin başkenti Şam’da bir canlı bomba saldırısı olmuş, üst düzey birkaç kişi öldürülmüştür. Suriye’den ülkemize sığınanlar arasında Suriye ordusundan general, albay, yarbay, binbaşı rütbesinde bulunan kişiler bulunmaktadır. Tüm bunlar gösteriyor ki, artık Beşar Esad’ın günleri sayılıdır. O zaman, Davutoğlu’nun sergilediği dış siyasetimiz hiç de Allah’lık bir siyaset değildir. Zaman her şeyi açıkça gösterecektir. Türkiye, ihracatı ile, milli geliri ile, merkez bankasındaki döviz rezervi ile ve uluslararası toplumlar tarafından saygınlığı ile gerçekten büyük bir devlet olduğu kabul edilen bir devlettir. Bu durumumuzu görmezden gelmek veya benimsememek ancak ülkemize zarar verir. Bunun da, ileride iktidar olacağını iddia eden ne CHP’ye ne de diğer partilere yararı olabilir. Metropoll, 47 ilde 5 bin 122 kişi ile yaptığı kamuoyu araştırmasında “Bu pazar seçim olsa, CHP ne kadar oy alır?” diye sormuş, CHP % 21.9 oy almıştır. Bir ay önceki bir başka oylamada % 24.5 oyundan yüzde 2.6 puan düşmüştür. İşte genel başkan ve MYK’nın üzerinde durmaları gereken sorun budur. Her zaman yazdım, yine yazıyorum, halkımız lafa değil icraata bakıyor ve herkesin bildiğinin tersini söylemenin hiçbir faydası yoktur. Zira görünen köy kılavuz istemez. Yeniden genel başkanlığa seçilen sayın Kılıçdaroğlu’nu ve ekibini tebrik eder, başarılı ve yararlı hizmetler sunmalarını temenni ederim.İdrak ettiğimiz mübarek ramazanın tüm ulusumuza ve tüm dünya milletlerine hayırlara vesile olmasını Allah’tan (CC) niyaz ederim.