"Kerkük,  Kürtlerin Kudüs'üdür"

Irak, 18 Aralık 2023 tarihinde yapılacak Vilayet Meclisleri seçimi nedeniyle kritik bir süreç içerisinde. Yaklaşan seçim tarihi öncesi bölgede güç savaşları yaşanıyor. Irak Merkezi Hükümeti Kerkük'ü Bağdat'a bağlamak için uğraşırken 2003'ten itibaren ABD tarafından desteklenen Kürtler, bölgeyi  Irak Kürdistan Bölgesi'ne dahil etmek  için mücadele veriyorlar. Bölgede yaşayan Araplar, Türkler ve diğer halklar, Kürtlerin bu isteklerine karşı çıkıyorlar.

2003 Nisan ayında Irak'ta başlayan ABD işgali ile Kerkük'te Saddam Hüseyin'in otoritesi  sona erdi. ABD işgaline destek veren Kürtlere ait Peşmerge güçlerinin ilk işi Kerkük tapu ve nüfus dairelerindeki evrakların yakılması oldu. ABD'nin himaye ettiği Kürtlerin ikinci adımı ise, Kerkük ile bağlantısı olmayan Kürtleri( Türkiye, İran)  Kerkük'te iskan etmek suretiyle  kentin dokusunun değiştirilmesiydi.

Bölgeye gelen Kürtler, Kürt kökenli olmayan halklara, baskı ve şiddet uyguladılar. Kentte yaşayan varlıklı Türk ve Arap ailelerin bölgeyi terk etmelerine neden oldular. Türklere ve Araplara yönelik saldırı, kaçırma ve suikast eylemleri yaptılar. Kürtleştirme politikaları neticesinde demografik yapısı değişen  Kerkük'te  KDP(Kürdistan Demokratik Partisi), KYP(Kürdistan Yurtseverler Birliği)'nın nüfuzu arttı. Böylece bölgede  etnik mücadelenin zemini  hazırlandı.

2014 yılında DEAŞ(İŞİD)'in ortaya çıkmasıyla ABD, DEAŞ ile mücadele adı altında  Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin(IKBY) bölgedeki  etkinlik alanını genişletti. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ne bağlı peşmergeler Irak Ordusu'nun boşalttığı binaya yerleşerek Kerkük kentinin kontrolünü ele aldılar. 25 Eylül  2017 yılında Mesud Barzani'nin düzenlediği "bölgenin kaderini tayin etme"  gerekçesi" ile bir referandum yapıldı.  Irak Merkezi Hükümeti, yapılan  oylamayı kabul etmedi ve Kürtlerin Kerkük'ü ilhak etme girişimleri nedeniyle,  peşmergeleri Kerkük'ten uzaklaştırdı. 2017 yılından beri Arap bir vali  tarafından yönetilen Kerkük'te,  Saddam Hüseyin döneminde olduğu gibi Araplaştırılma siyaseti izleniyor.

Ağustos ayı sonunda Kerkük'te yaşanan  çatışmaların  görünen somut nedeni; Irak Ordusu'na  ait binanın Irak Başbakanı Sudani tarafından  genel seçimlerden önce Mesud Barzani'nin partisi KDP'ye verilmesiydi. Kerkük Gazetesi yazarı Şemsettin Kuzeci'ye göre çatışmalara konu olan binanın, Kerkük'ün yakın geçmişinde simgesel  bir yeri vardı. 2003-2017 yılları arasında  Kerkük'ü yöneten Kürtler,  Irak Ordusu'na  ait olan binayı yönetim merkezi olarak kullanmışlardı. 2017 yılında  Kerkük yönetiminin el değiştirilmesi sonrası  bugün  çatışmalara neden olarak gösterilen binada tam 5000 kişinin cesedi(Arap ağırlıklı)  bulunmuştu.   

Kürtlerin, bu binada yeniden konuşlanması ihtimalinin gündeme gelmesi Kerkük halkına  yakın geçmişte yaşadığı büyük acılarını hatırlattı. Bölgeyi Kürtleştirmek için yapılanları canlandırdı: Kaçırılan insanlar,  yakılan köyler, el konulan mallar, öldürülen yöre halkı...

Kürtler 2017 yılında ellerinden çıkan Kerkük'ü geri alarak Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin parçası yapmak istiyorlar. Bunun için hem  nüfus çoğunlukları yeterli  hem de kurumsal yapıları hazır. Kürtleştirme politikasının uygulandığı dönemde demografik yapı Kürtler lehine değiştirilmiş, Kerkük valisinin de  Kürt olması hasebiyle  devlet dairelerindeki müdürler, memurlar, İl Meclis üyeleri, emniyet mensupları, ticari faaliyetlerde bulunanlar Kürtlerden ağırlıklı olarak oluşturulmuştu. 

Petrol kaynağı açısından oldukça zengin olan Kerkük petrollerini  IKYB  kontrol ediyordu. IKYB, Irak Merkezi Hükümeti'nden izin almadan  uluslararası petrol şirketleri ile anlaşmalar imzalamış ve çıkarılan ham petrolün Türkiye üzerinden sevkiyatını yapmıştı. Irak Merkezi Hükümeti yönetimi  bu durumu  Uluslararası Tahkim Mahkemesi'ne taşıdı.  Türkiye  IKBY  ile yaptığı petrol sevkiyatı anlaşmasından dolayı  Uluslararası Tahkim Mahkemesi tarafından  1,4 milyar dolar tazminat cezasına çarptırıldı.  Irak Merkezi Hükümeti, Irak Federal Yüksek Mahkemesi'nin   Şubat 2022'de IKYB'nin petrol ile ilgili yaptığı anlaşmanın anayasaya aykırı olduğu kararına hükmetmesiyle Kerkük petrollerini merkezi hükümetin denetiminde  bulunan rafinerilere göndermeye başladı.

Ağustos ayı sonlarında Kerkük'te Irak Ordusu'na  ait binanın KDP'ye verilmek istenmesi ile başlayan tartışma ve mücadeleler yatıştı. Bu durum sorunun  ortadan kalktığı anlamını taşımamaktadır. Enerji kaynakları açısından zengin olan Kerkük'te sorunlar etnisite kaynaklı mı yoksa enerji kaynaklarına sahip olma ile mi ilgili?

Yaklaşan seçimler Kerkük ve Orta Doğu'nun geleceği için  çok önemli. Kürtleri destekleyen Batılı ülkeler  Kürtleştirme ve Araplaştırma politikaları ile karşı karşıya kalan Türklerin acılarını görmezden geliyorlar. Kerkük'te bulunan Türkler , Arap  ya da  Kürt kökenli  bir vali istemiyorlar. Kerkük Kenti'ne özel statü verilmesi konusunda çaba sarf eden Türkler bu gerçekleşmezse;  Irak Merkezi Hükümeti'nin Kerkük'ü yönetmesini  talep ediyorlar.

Uygulamaya konulan politikalar sonucunda Kerkük ve çevresinde,  hem toplumsal hem  ekonomik hem askeri hem de siyasal  güç Kürtlerde. Bu, Kerkük Valisi'ni de Kürtler  seçecek  ya da atayacak anlamına gelmektedir, Her türlü saldırı ve şiddet ile soykırıma  maruz kalan Türkler, mezhepsel olarak ve  siyasi partiler nedeniyle bölünmüş durumdalar. Bölgede yaşayan Türkler hem silahsız hem teşkilatsız hem yoksul hem de  yalnızlar. 

İsrail’in güvenliği açısından bölgede bağımsız bir Kürt devletinin kurulması çok önemlidir.  Suriye ve Irak devletlerine yapılan müdahaleler ile hem Suriye hem de Irak'ta  Kürt devletçikleri oluşturuldu. Sıra Türkiye Kürt devletçiğinde. Celal Talabani 1992 yılında söylediği "Kerkük, Kürtlerin Kudüs'üdür"  sözü ile çok şey anlatmış.  Yeni bir tarih yazıldı ve bölge buna uygun şekilde Kürtleştirildi.


Kutsal topraklarda Hamas ile İsrail savaşı devam ederken Kerkük gözden kaçıyor.

Kerkük'e hakim olacak güçler açısından 18 Aralık 2023 Vilayet Meclis Seçimleri çok ama çok önemli.