Alanya’da bu sabah alışılmışın dışında bir manzara vardı. Şehrin hareketli sokakları sessizdi. Turizmin nabzını tutan dükkanlar kapalıydı. Ne vitrinlerdeki ışıltı, ne de “Buyurun efendim” diyen o sıcak sesler vardı. Çünkü Alanya esnafı, sesini ancak sessizlikle duyurabileceğini düşündü ve kepenk kapattı.
Sebep mi? Artan marka denetimleri… Ama bu denetimler öyle böyle değil. Küçük esnafın yıllardır raflarında sattığı ürünlere bir sabah “kaçak, sahte” muamelesi yapılıyor. Marka temsilcileri ve avukatlar ellerinde dosyalarla çıkageliyor, esnafın adeta terör estiren bakışlar eşliğinde sorguya çekildiği, mallarının fotoğraflandığı, ceza tehdidiyle karşılaştığı sahneler yaşanıyor.
Alanya Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkanı Nuri Demir, bu gidişe “dur” demek için anlamlı bir adım attı. 28 Mayıs’ta bir günlük kepenk kapatma çağrısı yaptı. Demir, “Esnaf suçlu değil,” dedi. “Yıllardır sattığı ürün için bugün yaka paça edilmesi kabul edilemez,” dedi. Ve bugün o çağrı karşılık buldu.
Düşünün, turizm sezonu başlamış, her dükkânın çalışması gereken, döviz kazandırması gereken bir dönemde, esnaf dükkânını kapatıyorsa, bu bir haykırıştır. Sessiz ama çok şey anlatan bir protestodur. Çünkü mesele sadece denetim değil, adaletsizliktir.
Hiç kimse markalara karşı değil. Taklit ürünle mücadele elbette olmalı. Ama bunun yolu esnafı baskı altına almak, potansiyel suçlu gibi göstermek olmamalı. Bugün denetim adı altında yapılanlar, yıllardır vergisini ödeyen, kira, personel, fatura derdindeki insanları ezmekten başka bir şey değil.
Daha da kötüsü, bu denetimler çoğu zaman büyük zincir mağazaların, dev markaların baskısıyla yapılıyor. Onlar zaten gücün, reklamın, lobinin sahibiyken; Alanya gibi turizmle ayakta duran şehirlerdeki küçük esnafa göz açtırılmıyor. Oysa turistin de aradığı o sıcaklık, o pazarlık kültürü, o yerel dokudur.
Bugün kepenk kapatan Alanya esnafı, aslında sadece kendi geleceği için değil, turizmin ruhu için de bir mesaj verdi. Umarım bu mesaj doğru yere ulaşır. Umarım denetimlerin adil, şeffaf ve esnafı yok etmeyen bir zemine oturması sağlanır.
Yoksa bir gün gelecek, Alanya sokaklarında sadece tabelalar kalacak; o tabelaların arkasında ise artık kimse olmayacak.