Deprem bölgesi üzerindeyiz.
Kentsel dönüşüm uygulaması, tartışmasız, gerekli ve yararlı bir uygulama.
Lime lime dökülen ve büyük risk taşıyan binalar; yıkılıp, yeniden inşa edilerek; yaşamsal ve ekonomik risk ortadan kaldırılıyor.
İlkel görünümlü binalara hoş bir estetik kazandırılıyor.
Ve gerçekten hoş görünümlü, estetik çatılı, uyumlu seramik kaplamalı binalar yapılıyor.
Kısmen de olsa, kent estetiğinin çehresi değişiyor.
Bütün bunlar kentsel dönüşüm uygulamasının getirileri.
Ya götürüsü?
İşte bunu kimse düşünmüyor.
Şakır şakır kesiliyor ruhsatlar.
Toz duman içinde, pervasızca, zamansızca yıkılıyor binalar.
On bağımsız bölüm olarak yıkılan binalar, yirmi bağımsız bölüm; yirmi bağımsız bölüm olarak yıkılan binalar; otuz – kırk bağımsız bölüm olarak yeniden inşa ediliyor.
Binalar yükseliyor(!), binalardaki daire sayıları artıyor da; bu binaların otopark olarak kullandıkları cadde, sokak ve kaldırımlarda genişleme oluyor mu?
Caddelerin, sokakların genişleme şansı var mı?
Yok!
Onlar aynen duruyor.
İşte sıkıntı da burada başlıyor; bunu düşünen yok.
İşte o düşünülmeyen bu nokta, tüm kentlerimizin ve de Alanya’mızın felaketi olacak.
Nedir o düşünülmeyen nokta?
Otopark!
… …
Kentsel dönüşüm uygulamasının henüz başlamadığı günlerde; cadde ve sokaklar üzerindeki konut sahipleri; o cadde ve sokakların sağını ve de solunu otopark olarak kullanmalarına rağmen, park edecek yer bulamıyorlardı.
Kentsel dönüşüm uygulamasının başlamasıyla birlikte; bir cadde ya da sokak üzerindeki örneğin, on bağımsız bölüme sahip bir bina, yirmi bağımsız bölüm oluyor.
Ne anlama geliyor bu durum?
On bağımsız bölüm iken, on araç sahibinin oturduğu apartman; yirmi bağımsız bölüm olunca; en az yirmi araç sahibinin oturduğu apartman oluyor.
Nereye; nasıl park edecek bu araçlar?
… …
Bütün işlerimiz böyle bizim.
Enini boyunu düşünmeden apar topar daldığımız işlerde, işte hep böyle çuvallıyoruz.
Bir yanımızı (güya) düzeltirken, diğer yanlarımızı berbat ediyoruz.
… …
Ben, Bulut Sokak ile Yenilmez Sokak ortasında oturuyorum. Günün hangi saati olursa olsun, bu sokaklarda aracınızı park edecek yer bulamazsınız.
Ve şu an her iki sokak üzerinde ve civarında ondan fazla kentsel dönüşüm inşaatı var.
Bu inşaatlar tamamlanıp, yerleşimler başladığı zaman bu sokakların trafik açısından durumunu düşünmek bile istemiyorum.
Siz bu durumu bir de kent ölçeğinde düşünün.
* * *
Batı Dünyası da bu evreleri geçirdi.
Batı Dünyası, bu tür işleri böyle yapmadı, yapmıyor.
Bir yanını düzeltirken diğer yanını bozmuyor.
Batı Dünyasında, Kentsel dönüşüm kavramının ortaya çıkışı, II. Dünya savaşı sonrasına rastlar.
Savaş sonrası yakılıp, yıkılan pek çok kentin çöküntü alanlarının yeniden inşası ortaya çıkınca; Batı Dünyası, işe, Master Plan hazırlayarak başladı.
Nedir Master Plan?
Gelecek düşünülerek, ileriye yönelik yapılan planlardır Master Plan.
Batı Dünyası, nüfus artışını, bu nüfusun kullanacağı asgari alanı düşünerek, planlıyor her bir şeyi.
Batı Dünyası o nedenle otopark sıkıntısı yaşamıyor.
Batı Dünyasında trafik, o nedenle bizdeki gibi sorun olmuyor.
Niye?
Çünkü onlar, hemen her konuda geleceği de düşünerek plan, program yapıyor.
Onların belediyeleri, bizim belediyelerimiz gibi günü kurtarmak için çalışmıyor.