Halk arasında kemik erimesi olarak bilinen osteoporoz bir modern çağ hastalığıdır. Yaşam süresinin uzaması ile osteoporozla ilgili komplikasyonlar katlanarak artmış, tanı yöntemlerinin gelişmesiyle de risk altındaki hastaları erken dönemde teşhis etmek mümkün olmuştur. Osteoporoz ciddi ve sinsi bir hastalıktır. Dünyada kalp-damar hastalıkları ve kanserden sonra bilinen 3. ölüm nedeninin osteoporoz olduğu bildirilmiştir.OSTEOPOROZ NEDİR?Kemik kitlesinde azalma, kemik dokusunun yapısının bozulması ile karakterize bir hastalıktır. Buna bağlı olarak kemik kırılganlığında artış hastalığın en önemli özelliğidir. Vücudumuzdaki tüm dokular gibi kemiklerimiz de yaşayan dokularımızdır. Hayatımız boyunca kemiklerimizde yapım ve yıkım devam eder. 30-35 yaşlarına kadar yapım yıkımdan fazladır böylece kemiklerimiz büyür, ağırlaşır ve yoğunlaşır. Bu yaşlardan sonra yavaş yavaş kemik yıkımı, kemik oluşumunu geçer ve bunun sonucunda da osteoporoz hastalığı gelişebilir. Kemik kaybının en hızlı olduğu dönem menopozdan sonraki ilk yıllardır.Adet kesimiyle (menopoz), bu hormon azaldığından kemik yıkımı artar. Çocuk ve genç erişkin, yeterli kalsiyum almıyor, güneş ışınlarına yeteri kadar maruz kalmıyorsa, kemik kitlesi azdır. Osteoporoz için kalıtsal bir yatkınlık da vardır.- Osteoporozlu hastalarda görülebilecek belirtiler nelerdir?Sırt ağrısı, bel ağrısı, boy kısalması, kamburlaşma görülebilir ancak genellikle kırık oluşuncaya kadar osteoporoz sinsi bir şekilde ilerler. Kırıklar en sık omurga, kalça ve ön kolda görülür. Omurga kırıkları boyda kısalma ve kamburlaşmaya neden olurken kalça kırıkları %30-40 oranında ölümle sonuçlanabilmektedir. Nadiren belirgin neden olmaksızın veya şiddetli olmayan düşme ve çarpmalarla osteoporotik kemikler kırılabilir.- Kimler risk altındadır?50 yaşın üstünde olanlar, küçük, narin yapılı, ailesinde osteoporoz bulunan beyaz tenli kadınlar, erken veya cerrahi olarak menopoza girenler özellikle risk altındadır. Bunun dışında alkol ve sigara kullanımı, yetersiz fiziksel aktivite, düşük kalsiyum ve D vitamini alımı fazla tuz kullanımı, kafeinli içeceklerin fazla tüketilmesi, yeterince güneş görmemek, diyabet ve hipertiroidi gibi hastalıklar ve kortizon, epilepsi ilaçları gibi bazı ilaçların uzun süre kullanımı osteoporoz için risk faktörleridir.- Osteoporoz tanısı nasıl konur?Tanıda hastanın öyküsü ve klinik muayenesinin yanında DEXA metodu ile yapılan kemik yoğunluğu ölçümü altın standart olarak kabul görmektedir. Kemik kitlesi, 5-8 dakika gibi kısa bir sürede ölçülebilir. Ölçüm, ağrı veya herhangi bir rahatsızlığa neden olmaz. Erken tanı konması son derece önemlidir!- Osteoporozun ne gibi zararları olabilir?Kemik erimesi kemikleri kolay kırılabilir yapar. Kalçanın veya omurların kolaylıkla kırılmasına, boyun kısalmasına, kamburlaşmaya, sırt ağrılarına, göğüs kafesinin şekil değişikliğine ve hacminin azalmasına neden olur. Küçülmüş göğüs kafesi kalp ve akciğerin normal çalışmasını engeller. Kalça kırıkları ameliyat gerektirir, ameliyat sonrası kemiğin kaynaması da zordur. Kaynamayan kemikler, hastanın yürüyememesine, başkalarına bağımlı olmasına ve hareketsizliğe neden olarak kemiğin daha da erimesine neden olur.- D vitamininin osteoporozda önemi nedir?Kalsiyumun bağırsaktan emilebilmesi için, D vitamini gereklidir. Derimizde mevcut inaktif D vitamini, güneş ışınları ile aktif hale geçer. Güneşe yeterli maruz kalmamışlarda, D vitamini eksikliği olur, kalsiyum bağırsaktan emilemez. Güneş ışığının az olduğu ülkelerde süt, D vitamini ilave edilerek satılmaktadır. Bazı ülkelerde (Suudi Arabistan ve İran gibi) geleneksel olarak vücudun her tarafının giysi ile kapatılması, kadınları da D vitamini eksikliği yaratarak osteoporozun kadınlarda çok erken yaşlarda görülmesine neden olmaktadır. Yaşlıların evden fazla çıkmamaları sonucu, güneşe maruz kalamamaları, osteoporozu daha da kolaylaştırır.- Osteoporoz sadece kadınlarda mı olur?Osteoporoz erkeklerde de görülür. Erkeklik hormonu kemikleri erimeye karşı korumasına karşın, 60 yaşına ulaşmamış erkeklerin % 10' unda da osteoporoz vardır. 65 yaş sonrasında ise risk kadınlardaki kadardır.- Osteoporozdan korunma ve tedavi yöntemleri nelerdir?Osteoporozdan korunmak için en ideal yol 30-35 yaşlarına kadar doğru beslenme ve egzersizle en yüksek kemik kitlesine ulaşmaktır. Süt ve süt ürünleri, brokoli ve ıspanak gibi koyu yeşil yapraklı sebzeler, sardalya ve somon balığı gibi yağlı balıklar ve tahıllar gibi kalsiyumdan zengin yiyecekler her yaşta dengeli bir şekilde tüketilmeli, risk faktörü oluşturan yiyecek ve içeceklerden uzak durulmalıdır. Düzenli egzersiz kemikleri güçlendirir, dayanıklılık ve dengeyi artırır. Her yaşın ve hastanın egzersiz programı farklı olmalıdır, ancak yürüyüş engeli olmayan herkese tavsiye edilebilir. Osteoporozun en korkulan sonucu olan kırıkların azaltılabilmesi için risk taşıyan ve tanı konan her hasta mutlaka tedavi edilmelidir. Tedavide kullanılan ilaçlarla kemik kaybı durdurulabilmekte ve hatta bir miktar kemik kazanımı mümkün olmaktadır. Osteoporozlu hastalar kaymayan alçak ökçeli ayakkabılar giyerek, evlerinde uygun zemin döşeme ve uygun ışıklandırma sağlayarak düşme riskini azaltmalıdırlar.- Osteoporoz ve egzersiz...Egzersiz, osteoporozu olan hastaların rehabilitasyon programlarının ayrılmaz bir parçasıdır. Egzersiz programının amacı, kemik kaybının azaltılması, kuvvet artışı ve düşme oranının düşürülmesidir. Osteoporoz olan hastalara egzersizin yararını inceleyen çok sayıda araştırma vardır. Kemiklerin kuvvetlenmesi, egzersizlerin ağırlık yüklemesi yoluyla ve olasılıkla kalsiyum alımı eşliğinde olmaktadır. Haftada bir ya da iki egzersiz seansının bile kas kuvveti ve vücudu kontrol etme konusunda yararlı olduğu gösterilmiştir. Ayrıca, egzersiz programından yarar elde etmek için, egzersizlerin zorlayıcı olması gerekmediği de gösterilmiştir. Egzersiz programının kısa ve uzun vadeli amaçlarında, düzgün duruş ve genel vücut hareketleri eğitimi ve kuvvetin, dengenin ve kalp-akciğer fitnesinin artması gibi amaçlar olmalıdır. Egzersiz programı hastanın fitness düzeyi ve kırık riskine göre ayarlanmalıdır. Ayrıca hastalar, günlük yaşamlarındaki kısıtlılık düzeyine göre de gruplara ayrılabilirler.Egzersiz programında hastaların yaşından ötürü sahip olabilecekleri diğer hastalıklar da göz önünde bulundurulur ve diğer grup egzersiz programlarından farklı olarak tedavinin bir parçası olarak yürütülür.Özgüven ve düşme riski üzerindeki etkileriOsteoporozlu pek çok hasta kısmen ağrıları, kısmen de özgüvenlerini yitirmeleri ve düşerek yeni bir kırığa yol açma ya da egzersizin omurga kemiklerinde daha çok hasara neden olacağı korkusuyla büyük ölçüde hareketsizleşir. Fizyoterapi ve hidroterapi bu hastalarda hareketliliği ve özgüveni artırmada çok yararlı olabilir. Üstelik bu tedavi yolları kas gücünü de artırdığından, tökezleme ya da düşme durumunda kişinin yaralanmaya karşı kendini korumasına da yardım eder.- Duruş üzerindeki etkileri...Fizyoterapinin bir diğer yararlı etkisi de duruş üzerinde gözlenir. Sırt ağrısı ve kas spazmı genellikle hastanın kamburunu çıkararak durmasına ve sırtını dik tutmaktan kaçınmasına neden olur. Hafif egzersizler ve omurga kaslarının gevşemesi, genellikle duruşu düzeltir. Omurgasında osteoporoz bulunan hastaların, omurganın şeklindeki değişiklikten ve sırttaki kamburlaşmadan rahatsız olması anlaşılabilir bir durumdur ve bunların genellikle giderilebildiğini bilmek önemlidir.- Diğer yöntemler...Başka yöntemler de ağrıyı azaltabilir. Isı torbaları, sıcak su şişeleri ve buz paketleri ağrıyı azaltabilir. Bazı hastalar akupunkturdan yarar görür. TENS de (transkutanöz elektriksel sinir uyarısı) ağrıyı giderebilir.
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?- İnsanın kalça kemiği betondan daha sağlamdır.- Yetişkin bir insan günde ortalama olarak 23 bin kez nefes alır.- Akşam yemeğinde ortalama 295 kere yutkunuruz.- Bebeklerin diz kapakları yoktur. Ancak 2-6 yaşları arasında oluşur.