Karne salt başarı göstergesi değildir!

Bir eğitim öğretim yılının daha yarısını tamamlamış bulunuyoruz. Gerek öğretmenler, gerek öğrenciler, gerekse aileler için oldukça yoğun ve yorucu bir yarı dönem olduğu kuşkusuz. Şimdi tatil zamanı… Karnelerin alınacağı gün çocuklar,...

Bir eğitim öğretim yılının daha yarısını tamamlamış bulunuyoruz. Gerek öğretmenler, gerek öğrenciler, gerekse aileler için oldukça yoğun ve yorucu bir yarı dönem olduğu kuşkusuz.
Şimdi tatil zamanı… Karnelerin alınacağı gün çocuklar, birçok çok duyguyu aynı anda yaşarlar. Kendi öğrencilik günlerimi hatırladım da nedense karne günü öncesi bir türlü uyku tutmazdı. Çok heyecanlanırdım. Karnenin sağ tarafında bulunan kutucuğa, sınıf öğretmenimin benimle ilgili düşüncelerini yazacak olması bile ayrı bir heyecan ve merak sebebiydi benim için. Güzel zamanlardı vesselam!
Karne; kimi öğrenci için sevinç, heyecan, gurur kaynağı olarak tanımlanırken, kimi öğrenci içinse korku, hüzün, aile baskısı, cezalandırılma, kaygı olarak tanımlanmaktadır. Ailesinin, öğretmenlerinin ve arkadaşlarının tepkisinden korkan bir öğrenci, bu korkusunu farklı şekillerde örtmek isteyebilir. Şöyle ki karnesini saklayabilir, sahte karne gösterebilir, notlarını değiştirebilir, yalan söyleyebilir, intihar girişimlerinde bulunabilir…
Sorunlarla baş etme konusunda üzerine büyük yük düşen ilk ve en önemli merci ailelerdir. Aile, her türlü problemde kaçma stratejisini kullanıyor ve benimsiyorsa; çocuğun da her türlü problem ve sıkıntı da aynı metoda başvurduğunu söyleyebiliriz. Dolayısıyla burada ‘aynalama’ dediğimiz durumun ortaya çıkması, ebeveynlerin çocukları üzerinde farkında olsalar da olmasalar da ne kadar etkin ve etkili olduklarını kanıtlamaktadır. Bundan kurtulmanın tek anahtar çözümü ise, karşılıklı iletişim ve etkileşimdir.
Çocuklar kendilerini, sıkıntılarını, istediklerini rahatlıkla ifade edebilecekleri bir ortamda yaşarlarsa; olası problemlerden, kaçma davranışı yerine; çözüm bulma arayışı içerisine gireceklerdir. Unutmayınız ki, karne, çocuğunuzun kapasitesini tümüyle yansıtan bir değerlendirme aracı değildir. Başarıyı iç ve dış başarı olmak üzere iki şekilde değerlendirecek olursak, iç başarı, öğrencinin istekli, azimli, araştırmacı, sorumluluk sahibi, iletişimi güçlü, saygılı, dürüst bir kişiliğe sahip olması şeklinde tanımlanabilir. Dış başarı ise, daha çok maddi değerlerle ifade edilebilen, ölçülebilen bir başarı şekli olarak tanımlanır. Öğrencinin hangi dersten kaç puan aldığı dış başarıya örnek gösterilebilir. Dolayısıyla karne, bir dış başarı göstergesidir.
Kabullenilmesi gereken en önemli gerçek, karnenin salt başarı göstergesi olmadığıdır. Dönem boyunca çocuğun derse olan katılımının, arkadaşları ve öğretmenleri ile olan iletişiminin, paylaşımının, derslere olan ilgi ve alakasının, öğrenme isteğinin, anne-baba tutumlarının da bir göstergesidir.
Sevgili anneler ve babalar, sizler çocuklarınızın karnelerini değerlendirirken pek çok faktörü göz önünde bulundurmalısınız. Şayet ortada bir başarısızlık söz konusu ise, bunun tek sorumlusu çocuğunuz olmamalıdır. Belki de gerçekten çocuğunuzun başarısızlığının altında, değişen eğitim öğretim sistemi, anne – baba - öğretmen tutumları, arkadaş seçimlerinin ve yanlış model almaların etkisi gibi pek çok faktör yatmakta... Kaçınılmaz olan bir başka üzücü gerçek de, anne babaların karneyi değerlendirirken, eleştirilerine kötü notlardan başlamalarıdır. Kimileri gayet sakin ve soğukkanlı bir biçimde çocuğuna, diğer dönem biraz daha fazla gayret gösterirse daha başarılı olabileceğini hissettirip, ifade ederken; kimileri ise zayıf notlara sinirlenerek, sert ve yaralayıcı eleştirilerde bulunarak, tehdit içerikli ağır yorumlar yaparak, çocuklarını bir başkasıyla kıyaslayarak, cezalandırarak, azarlayıp alay ederek, kalabalık ortamlarda küçük düşürerek, suçlayarak sorunu içinden çıkılmaz bir hale getirmektedir. Bilhassa ergenlik dönemindeki öğrenciler, ailelerinin bu ve buna benzer tepkilerini fazlaca büyütüp, kafalarına takarlar. İlköğretim seviyesindeki öğrenciler ise ailelerinin tepkilerine karşı, kendilerine ve çevresindekilere zarar verebilir, depresif duygulanım, çeşitli dikkat ve konsantrasyon sorunları, öğrenmeye, derslere ve okula karşı ilgilisizlik gösterebilirler. Unutmayın ki, kötü karne bir şekilde düzeltilebilir; ancak çocuğunuzun kişiliğine verilen olası zararın telafisi belki de hiçbir zaman mümkün olmayabilir.

NASIL DAVRANILMALI?
* Karneyi değerlendirmeye öncelikle iyi notlardan başlamakta fayda var. Unutulmamalıdır ki; her çocuğun ilgi, yetenek, zekâ düzeyi ve kapasitesi birbirinden farklıdır. Bu nedenle bu durum kabullenilerek, çocuklar bir başkasıyla kesinlikle kıyaslanmamalıdır.
* Mümkünse çocuklarınızı küçük jestlerle ödüllendirmenizde fayda var. Tabii ki abartıdan kaçınarak… Yaşı ve isteği ile uyumlu bir hediye alarak, onu mutlu edebilirsiniz. Özellikle ilkokul seviyesindeki çocuklar hediyenin maddi değerinden ziyade sembolik anlamına yönelirler. Onlar için karmaşık olmayan basit oyuncaklar, bisiklet, renkli boya kalemleri, şehir dışına gitmek, sevdiği ve istediği bir spor kulübüne kaydını yaptırmak, sinema tiyatro ve müze gezileri yararlı olacaktır. Aslına bakarsanız şahsi düşüncem başarının herhangi bir hediyeyi gerektirmediği yönünde bana kalırsa; hediye almak yerine "Senin harcadığın çaba ile gurur duyuyorum, sonucu iyi veya kötü…", "ne kadar çok çaba harcadığını bildiğim, mücadelenin ve gayretinin farkında olduğum için bu sonuç aslında çok da mühim değil, güzel bir tatili hak ettik" şeklindeki söylemler, ona kendini ezik hissettirmeyecektir. Dahası güçlü ve her ne olursa olsun arkasında olan ebeveynlerinin kararlı yaklaşımları onu mutlu edecektir.
* Tatiller kitap okumak için mükemmel ve kaçırılmaması gereken bir fırsat... Bunu, çocuklarınıza-yaşları kaç olursa olsun- aşılayınız. Ona iyi ve etkili bir model olmak adına mümkünse kitap, gazete, dergi okuyarak siz de ona eşlik etmeye gayret gösteriniz. Emin olun, etkisini bir süre sonra fark edeceksiniz.
* Çocuklarınıza planlı ve programlı çalışmanın önemini vurgulayarak, bu konuda onları motive ediniz.
* Karne; anne-baba-çocuk-öğretmen ve diğer ilgililer arasında bir suçlama ya da savunma aracı değildir. Bu nedenle karneler, sadece çocuklar için değil öğretmen, okul ve aile için de bir nevi yol göstericidir.
* Çocuklarınıza, öğrencilerinize başarısızlığın utanç verici bir durum olmadığını, çalışılarak aşılabileceğini anlatarak, örneklerle somutlaştırmanızda büyük yarar var.
* Mümkünse ilk bir hafta bırakınız, çocuğunuz dinlensin. İkinci haftadan itibaren, öncelikle zayıf olan derslerine yönelik yoğun ve yorucu olmayan bir çalışma programı hazırlaması için onu desteklemenizde fayda var. Bu konuda onu motive eden kaynak siz olun. Şayet bu konuda yeterli olamadığınızı düşünüyorsanız; işin uzmanlarına başvurmanızda fayda var.
* Anne-babalar, öğretmenler, kendi öğrencilik yıllarını ve karnelerini hatırlayıp, çocuklarıyla empati kurmayı başarırlarsa zannediyorum ki sorunun ortadan kalkması için gerekli adım atılmış olacaktır. Karnedeki zayıfları sürekli olarak çocuğa hatırlatarak, onu başkalarının yanında rencide etmeyiniz. Ayrıca sırf karnesinde kötü notlar var diye, onu her türlü faaliyetten mahrum etmekte doğru bir davranış olmayacaktır.
* Çocuğunuzun yaşı kaç olursa olsun sizin sevgi, şefkat ve desteğinize ihtiyacı var. Onu destekleyici, motive edici sözleri kullanmak konusunda cömert olunuz. Yıkıcı eleştirilerden kaçınarak, yapıcı olmaya özen göstermek çocuğunuzu size yeniden kazandıracaktır. Unutmayınız ki, hiçbir şey çocuklarınızdan daha kıymetli ve önemli değil. Başarılı bir çocuğa sahip olmaktan daha önemli olan sağlıklı ve uyumlu bir çocuğa sahip olmaktır. Okul başarısı etkili ve doğru yöntemlerle bir şekilde arttırılabilir, ancak kırılan kalpler ve yıkılan güven duygusu ne yazık ki kolay kolay onarılamaz. Tüm öğrencilere iyi tatiller diliyorum.