TOPLUM
olarak, giderek yozlaşıp bozulduğumuzu hatta kokuşmaya başladığımızı söylersek, abartmış olmayız gibi geliyor bana.Ülke nüfusu artıyor.Kentleşme çok hızlı bir biçimde gerçekleşiyor.İnsanın ihtiyaçları çeşitlenip, yaşamı kolaylaştıracak en ileri teknolojilere dayalı ürünler peş peşe hayatımıza giriyor.Böylesine zengin ve renkli bir dünyada, insan yine insan için üretilmiş ürünlere sahip olabilmek için, hem kendisiyle hem de mevcut koşullarla acımasız bir biçimde yarışıyor.İnsanoğlu, özünde hem bencil, hem de tatmin olmak bilmeyen bir oburluğun açgözlülüğüne ve hırsına sahip.İşte, tüm bu nedenlerden dolayı, doğanın doğal dengesinin acımasızlık üzerine kurulu temel yapısının da etkisiyle, insanların hayvani dürtüleri öne çıkıyor.Türkiye 30 yılı aşkın bir süredir PKK terör örgütünün eylemleriyle boğuşup duruyor.Siyasiler, birbirlerine en ağır hakaretleri yağdırıp, akıl almayacak suçlamalar ve iftiralar içine girebiliyorlar.Toplum, her alanda kutuplaşıp, tartışmayı bırakın çatışıyor.Kimsenin kimseye güveni yok.Ülke genelinde kuralsızlık kural haline gelmiş durumda.Cinayetler, soygun ve vurgunlar sıradan vakalar haline geldi.Gücü gücü yetene balıklama dalıyor.Yasalar yazboz tahtasına döndü.Ülke sınırları, sanki yolgeçen hanı.Ülkenin genelinde özel eylem timleri var.Güvenlik güçleriyle çatışan timler bir gün boş durmuyor.Bu rezil yapılar, en basit konuyu bile istismar ederek sokaklara dökülüp, güvenlik güçleriyle çatışıp ortalığı yakıp yıkmakla meşguller.Değerli okurlar, işte böylesine rezil bir ortamda mutlu olmayı bırakın kafayı yememeye çalışıyoruz.Ne yapalım?"Buna da şükür" demekten başka çaremiz var mı?