Kabinenin yeni bakanlıkları: Mutluluk, hoşgörü, gençlik

BAŞLIĞI okuyan herkesin, bu tür şeyler ancak ütopik bir ülkede ya da bir surrealist filmde olur dediğinden çok eminim.  Ama nerede olduğunu duyduğunuz zaman belki bu düşünceniz biraz daha değişecek. Birleşik Arap Emirlikleri... Petrolün...

BAŞLIĞI

okuyan herkesin, bu tür şeyler ancak ütopik bir ülkede ya da bir surrealist filmde olur dediğinden çok eminim.
Ama nerede olduğunu duyduğunuz zaman belki bu düşünceniz biraz daha değişecek.
Birleşik Arap Emirlikleri...
Petrolün kalkındırdığı bir bölgede belki de petrolden daha önemli bir şeye, vizyon ve ileri görüşlülüğe sahip olmanın, bir ülke ve üzerinde yaşayanlar için daha büyük bir refah ve huzur kaynağı olabileceğinin kanıtıdır Birleşik Arap Emirlikleri (Kısaca BAE).
BAE’nin bu denli popüler olmasının belki de en önemli sebebi, pek tabi Dubai’nin bu denli popüler olmasından kaynaklanmaktadır.
Dubai hakkında bilinen en büyük yanlış ve belki de başarı öyküsünün anlaşılamamasının sebebi petrol zengini bir ülke olduğunun sanılmasıdır.
Oysaki, BAE’yi oluşturan yedi emirlikten bir tanesi ve en büyük ikinci emirlik olan Dubai’de sanılanın aksine petrol, toplam gayri safi milli hasılanın sadece %4’ünü oluşturmaktadır.
Dubai, BAE yönetimi içerisinde veto hakkı olan iki emirlikten biridir.
Abu Dhabi Emiri Khalifa Bin Zayed, birliğin başkanıdır ve adı Dubai’de bulunan, 830 metre yüksekliği ile dünyanın en yüksek kulesi olan Burj Khalifa’ya verilmiştir.
2009 yılında yaşanan ekonomik krizde Dubai’ye 13 milyar dolar katkıda bulunarak bu krizden çıkmasını sağlayan da yine Khalifa Bin Zayed’dir.
Dubai emiri ise Başbakanlık görevini üstlenmiştir.
Şu an görevdeki Emir ve başarı hikayesinin ana kahramanı Şeyh Mohammed Bin Rashid Al Maktoum’dur...
Şeyh Al Maktoum’un vizyoner kimliği sayesinde Dubai sadece kendi vatandaşları için değil, dünya genelinde bir çok milletten insan için de daha iyi bir yaşamın ve fırsatların merkezi konumundadır.
Bunun en büyük kanıtı ise, bugün itibariyle 2 milyon 537 bin 812 kişiye ulaşan nüfusun sadece %15’inin Emirati olup, geriye kalan %85’lik kısmının Expat diye tabir edilen diğer milletlere mensup insanlardan oluşmasıdır.
Dubai ekonomisi tamamıyla; ticaret, turizm, lojistik, ulaşım ve gayrimenkul üzerine kurulmuş bir sistemdir. Bölgede petrol sanayisine dayanmadan bu denli büyük çaplı bir ekonomiye sahip olmak, ancak çok iyi kurgulanmış bir kalkınma planı sayesinde mümkün olmuştur.
BAE içerisinde olan bu sistemi her zaman işler durumda tutabilmek için, Dubai’nin liderliğinde bölgenin her zaman çekim merkezi olarak kalmasını sağlayacak gelişim süreci devam ettirilmekte.
Bu sürecin fikir babası ve lideri olan Şeyh Maktoum, vatandaşlarına vermiş olduğu değer ile hangi milletten olursa olsun Dubai’de yaşayan her insan tarafından saygı ve sevgi kazanmış bir lider.
Vatandaşlarına vermiş olduğu değeri anlamak konusunda en son kurulan bakanlıkların amacını açıklamak için yayınlamış olduğu bir yazıdan alıntılar yapmak bir çok fikir verecektir.
Yeni kurulan bu bakanlıklar; Mutluluk, Hoşgörü, Gençlik ve Gelecek Bakanlıkları’dır.
Gençlik Bakanlığı’nın amacını açıklarken Şeyh Maktum, son beş yılda bölgede yaşanan olaylardan ders çıkarttıklarını ve Arap dünyasında nüfusun yarıdan fazlasını oluşturan gençlerin durumunun akıntıya kürek çekmek gibi olduğunu belirttikten sonra, Arap Baharı'nın sebebini gelecek ve hayallerine ulaşma ümidini kaybetmiş gençlere bağlamaktadır.
Hoşgörü Bakanlığı’nın kuruluş amacında ise, yine bölgedeki bir çok çatışmanın insanların birbirlerine karşı olan hoşgörü eksikliğinden kaynaklandığını belirtirken, bu hoşgörüsüzlük ve haliyle çatışma ortamının kendi ülkesinde yaşanmasını engellemek olarak açıklamaktadır.
Bunlardan çok daha etkileyici olanı ise Mutluluk Bakanlığı ile ilgili söyledikleridir.
Aristoteles’e atıfta bulunarak devletin en önemli görevinin, vatandaşlarının mutluluğunu sağlamak olması gerektiğini ifade etmektedir.
Ayrıca Şeyh Maktum’a göre mutlu insan daha üretken olacak, daha uzun yaşayacak, ekonomik kalkınma sağlayacak, ülke ve milleti için daha faydalı olacaktır.
Ülkemizde de bugünlerde hep beraber bir yeniden dizayn sürecine şahit oluyoruz...
BAE’deki dizayn süreci, mevcut sistemi daha da iyileştirme üzerinedir.
Türkiye’nin dizaynı ise, dünyanın görmüş olduğu belki de en büyük kahramanlık hikayesi olan Kurtuluş Savaşı’ndan sonra Cumhuriyet’in ilanıyla sonuçlanmış ve tekrar var olma sürecinden sonra aynı öneme sahip bir süreçtir.
Gerçeklerin ortaya çıkması ile birlikte, Kurtuluş Savaşı’ndan sonra verilen yeniden var olma ve toplumsal düzenin kurulması mücadelesinden daha önemli bir şans var şu anda elimizde...
Çünkü çok partili hayata geçişten bu yana ve son 15 yılda tamamıyla kutuplaşmış ve doğru olsa bile sırf karşı tarafın önerisi olduğu için karşı çıktığımız bir anlayış musallat oldu ülkemize.
Ancak 15 Temmuz’dan bu yana yaşananlar, bütün parti liderlerlerinin ilk kez bir araya gelip konuşabilmesi, parti mitinglerine diğer partili belediyeler tarafından kolaylıklar sağlanması, olması gereken birlik beraberliğin farkına varılmışlığın, birbirini dinleyip ortak paydada buluşabilme yetisinin bir göstergesi.
Bence şu anda yeni anayasanın, toplumsal barış ve beraber yaşayabilme düzeninin tahsisi için en uygun zaman...
Hemen Mutluluk, Hoşgörü, Gençlik Bakanlıklarının kurulması ülkemiz için biraz ütopik kaçsa da, en azından bizden sonra gelecek nesillerin bunları düşünecekleri ortamı sağlamak için 15 Temmuz’dan çok dersler çıkarıp, bunun bilinciyle hareket etmek için bugünden daha uygun bir zaman olamaz...

NOT: Şeyh Maktoum yazısını linkedin.com üzerinden yayınlamış olup, İngilizce tam metnine aşağıdaki adresten ulaşılabilir.
https://www.linkedin.com/pulse/why-ministers-happiness-tolerance-youth-future-bin-rashid-al-maktoum