İyilerle kötülerin savaşı

5.1. 2023 Cuma günü yayımlanan “Sorunlu Halk” adlı yazıma, Tuzla Piyade Okulu’ndan Bölük Komutanım, eleştirel bir yazı göndermiş.
Komutanım der ki;
“Önce şu konuda seninle bir anlaşalım Doğrucu Davut Sayın Haboğlu;
* Halkımız ‘samimi ve dürüst değil, bu doğru.
* Doğru olmasına doğru da konu, senin dillendirdiğin gibi değil.
* Doğrusu bizim halkımız, tüm az gelişmiş ülkelerin halkları gibi “belli konularda dürüst kalmasına, objektif düşünmesine izin verilmemiş” bir halk…
* O nedenle halkımız, kendisine tanınmış yetersiz ve kısıtlı koşullar çerçevesinde kör, sağır olmuş, o nedenle de ‘dinini bunlar yüzünden yanlış yaşamış, yanlış öğrenmiş’ bir halk…
Onlara (her fırsatta) ‘halk’ falan deyip, hümanist düşüncelerle ‘ah gerçekleri bir görseler’ diyorsun / ya da diyoruz ya; hah işte, onlar o senin ‘gerçekler’ dediğin şeyin, dibine kadar farkındalar.
Onlar kandırıldıkları için o malum partilere oy vermiyorlar, onlar kendileri gibi oldukları için o partiye oy veriyorlar.
Onlar senin sandığın ya da dillendirdiğin gibi uykuda falan da değiller; tam aksine onlar, senden / benden on kat daha fazla uyanıklar.
O halkı oluşturan kimler biliyor musun?
Bak sana anlatayım.
Sen hiç o tıynetteki taksi şoförlerinin taksilerine binme gafletinde bulundun mu bilmem; o halk, Atatürk Havalimanıyla bizim Tuzla Piyale Okulu arasında çalışan taksicilerdir.
O halk, Cuma namazından sonra torunu yaşında kıza bakan tonton (!) amcadır.
O halk altın günlerinde, üst katındaki günahsız öğrenci kız için, ‘eve erkek alıyor’ diye dedikodu yapan hacı teyzedir.

O halk, tecavüze uğramamak için camdan atlayan kızın haberinin altına ‘zaten açık kapıymış, ne kaybederdi ki?’ yazan türbanlı bacıdır.
O halk, ambulansın peşine takılıp üç araç geçmeyi kâr sayan trafikteki şoför…
O halk, ağzından ‘cahiliye devri’ düşmeyen ama ‘kitap okuyunca başıma ağrılar giriyor’ diyen adam…
O halk, anaları, babaları öldüğünde üzülmeden önce ‘sana bir daire fazla düştü’ diye saç saça, baş başa giren insanlar…
O halk, tek bir kitap okumayıp, her konuda fikri olanlar.
O halk; kendisi gibi düşünenden başkasının yaşamasını istemeyenler.
O halk; cehaletin hadsizliğinden, izlediği salak saçma dizilerden veya yarışma programlarından mutlu olanlar.
(…)
… …
Tamam mı?
Anlaştık mı?
Sözümün özü İsmail’ciğim, herkesi aynı kefeye koyma.
Elbette halkımızın tümünü aynı kefeye koyamayız. Ama ne yazık ki halkımızın büyük bölümü böyle.
Yani?
Yani senin dillendirdiğin şekliyle ne kandırılmış o garibanlar ne de diğerleri senin onları sandığın gibi masum ve saf insanlar değiller.
Sadece çıkar peşindeler.
Çıkarları neyi gerektiriyorsa, onu yapıyor, ona göre davranıyorlar.”
* * *
Evet, komutanım böyle diyor.
Haklı mı?
Haklılık payı çok yüksek.
… …
Sağ olun Komutanım.
Yıllar sonra tekrar iletişim kurmanın hazzını ve mutluluğunu yaşıyorum.
Yazılarımı izliyor olmanız onur verdi bana.