Doğum günleri… Hastane odasında sabırsız bekleyişler, dua edişler… Sonrasında duyulan bir ‘İngaa!’ sesiyle yaradana duyulan sonsuz şükran ve bol tebessümlü suratlar… Evet, işte aynen de böyle! Doğduğumuz gün hayat ne kadar da saf ve temizdir, bembeyazdır her şey. Habersizizdir pek çok şeyden, saf bir çocuk temizliğinde tutunmaya çalışırız hayata, yarınlara. Merkezinde kendimizin olduğu bir çemberin içine dâhil oluruz; avuçlarımızda bir yığın umut ve geleceğe dair oluşturulmuş tertemiz hayallerle…
Çemberin dönmesiyle hayatımıza yeni insanlar dâhil olur. Yeni hayatlar, yeni heyecanlar, yeni umutlar… Kimileri iyi, kimileriyse kötü izler bırakır benliğimizde. Öyle ya da böyle pek çok şey öğretir, öğütler bize yaşadıklarımız. Daha temkinli hareket eder, daha sağlam basarız ve çember döner; biz yenileniriz, birileri gelir, birileri gider… İşte böyledir hayat, çok şey öğretir bize… Kimilerinin masum suratları ardında gizlenmiş olan sahtekârlıkları gösterir, kimilerininse kanayan yaralarına başka bedenler basmasıyla kaptığı mikropları… Kimi zaman, hiç bir yaradan kan kaybetmeyen insanlar tanırız; kimi zamansa kalp yaralarıyla perişan olan, hayatı kendisine zindan eden masum yürekleri… Kimi zaman canımız yanar inandığımız şeylerin aslında koca bir 'Yalan'dan ibaret olduğunu fark ettiğimizde, kimi zamansa kandırılışlarımıza üzülür, derin bir iç çekeriz. Sözlerini anlamadığımız bilmem nece söylenen bir şarkının çalmasıyla gözyaşlarımızın yanaklarımıza değmesi kadar masum ve samimiyizdir hâlbuki... Güçlü bir motora bağlı gibidir hislerimiz bazen, 'Küçük ayaklarımın artık sana ait olmayan gelişiyle gidişi eşit; bak!' der, haykırırız karşımızdakine, kendimizden emin bir halde… Acısıyla tatlısıyla gelir geçer hayat, bize öğretip öğütledikleriyle… Zaman zaman isyana kalkanlar olur, içinden çıkamadığı sorunlar karşısında… Ama her şeye rağmen güzeldir hayat. Güzel ve yaşanılası! Artıları ve eksileriyle dolu doludur, akar gider. Kimseye, hiçbir şeye bakmadan asi bir ruhla…
***
Arkadaş, aslında ne çok şey barındırır içinde. Kimi zaman aile, kimi zaman sırdaş, kimi zamansa kardeş olandır bize… Kimi zaman içimizdeki mutlulukların sebebi, gülen göz bebeklerimizin hayata umut dolu bakışlarıdır… Bir Türk kahvesidir bazen, en okkalısından, bol köpüklü… İdareci abladır, bir gülümsemesiyle karanlıkları aydınlatan... Sevginizi göstermeyi öğretendir, vefalı olmayı öğütleyen… Nezaketin, samimiyetin, içtenliğin, renkliliğin, iyiliğin, umudun, neşe ve sevincin sözlük anlamıdır. Saatlerce telefonda konuşup dertleştiğin, içini döktüğün, dert ortağın, acıları beraber bal eyleyebildiğindir. Öyle zamanlar olur ki geceleri birbirinizin dertlerini düşünüp uyuyamazsınız, gözleriniz dolar. Birinizin acısı aslında ikinizin de yürek yangınıdır. 'Hadi yürü!' komutlarında kendinize inanmanızın başlıca sebebidir. Şarkılara 'avaz avaz' birlikte eşlik ettiğinizdir. Yan yana ol(a)masanız da sırt sırta, omuz omuza olduğunuzdur, her vakit. Böyledir işte, arkadaş, arkadaşlık! Zaman zaman size sizden daha yakın olan, eksiğinizi tamamlayan, yarımınızı tam yapandır.
Bugün çok sevdiğim bir arkadaşımın doğum günü. Onun mutluluğunu ve heyecanını yürekten paylaşıyorum. Sağlıklı, huzurlu, mutlu, umutlu ve tutkulu bir hayat sevgiyi yüreğinde hisseden herkesin olsun. Nice yıllara arkadaşım...