ABD'nin ve AB’nin şımarık oğlanı, Ortadoğu ülkelerinin baş belası olan İsrail, Devletimizle Mavi Marmara saldırısı nedeniyle anormalleşen ilişkilerimizi bahane ederek, bakım için gönderilen heronları (insansız uçaklar) iade etmemektedir. Bu yetmiyormuş gibi, aşırı sağcı Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman, sonradan yalanlanan beyanatında, “Biz de PKK terör örgütüne silah verir ve eğitiriz” yollu bir hezeyanda bulunmuştu. Yani, şecaat arz ederken, şimdiye kadar yaptıklarını ifşa etmiştir. Hep bilinmektedir ki, İsrail şimdiye kadar, her devlet adamını şantajla tehdit etmiş, bu suretle her istediğini elde etmiştir. Çünkü, başta ABD olmak üzere her ülkede güçlü ve etkili Yahudi lobileri iş başındadır ve bulundukları devletleri istedikleri gibi çekip, çevirebilmişlerdir. Ancak, iş Türkiye’ye ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a gelince bütün hesapları alt üst olmuş ve gittikçe köşeye sıkışmıştır. Bugünler de Hükümetimiz, PKK terör örgütü ile yeni bir yapılanma ile mücadele etmek için var gücü ile çalışmakta olduğundan öncelikle heronlara büyük gereksinim duyulmaktadır. İsrail hükümeti de bu durumdan yararlanmak için ve Türkiye’yi istediği yöne çekebilmek için bakımlarının yapılması için gönderilen heronları iade etmemektedir. Bakalım, bu inatlaşma ne kadar devam edecek ve sonun da hangi taraf pes edecek göreceğiz. Hükümetimiz, ABD’den aynı görevi yapan ve daha geliştirilmiş olan predator uçakları için anlaşma yapılmıştır. Böylece Türkiye İsrail’e “Şah” diyerek bir daha güçlü olduğunun işaretini vermiştir. Bu durum karşısında İsrail Dışişleri Bakanı, söylediklerinin yanlış anlaşıldığını ve böyle bir söylemde bulunmadığını ifade ile, “Türkiye ile ilişkilerinin normalleştirilmesinin yeniden sağlanacağı umudunda olduğunu” bildirmek zorunda kalmıştır. Yani, tükürdüğünü yalamıştır. Çünkü, Türk Devleti, başka alternatifler arayışında olup ABD ile temasa geçmiştir. Demirel’in dediği gibi “Demokrasilerde çare tükenmez.” Ancak, İsrail Devleti bu heronları mutlaka teslim edecektir, başka çaresi yoktur. Zira, Türkiye, Ortadoğu’nun parlayan yıldızıdır ve her geçen gün biraz daha gücünü göstermektedir. Zamanında, İngiltere, dünyanın en güçlü imparatorluğu idi. Osmanlı hükümeti, deniz kuvvetlerini güçlendirmek için İngiltere’ye iki zırhlı harp gemisi siparişi vermiştir. Sırf bu iş için kurulan “donanma cemiyeti” halktan yardım topladı ve toplanan para zırhlıların bir an evvel yapımı için peşin olarak ödendi. Ne var ki, Birinci Cihan Harbi’nin patlaması, Osmanlı Devletinin Alman’ların yanında yer alması bahanesi ile gemileri teslim etmediği gibi, donanmasın da görevlendirerek bize karşı kullanmıştır. Bu husus, Hükümetçe protesto edildiği halde, yine de bir faydası olmamıştır. Durum, 24 temmuz Lozan görüşmelerinde gündeme alındı ise de, netice de ne gemilerin iadesi yapıldı, ne de ödenen para geri verildi. Çünkü, o zaman İngiltere büyük bir imparatorluk idi ve dünya da en çok borusu öten bir devletti. Lozan görüşmelerinde ise, Ankara hükümeti olarak kabul edilen devletimiz henüz kuruluş halinde idi ve maalesef istediğimizi alabilecek durumda değildik. O zamandan bu zamana bir asır geçmiş bulunuyor. Artık, dünya devletlerinin karşısında ordusuyla, ekonomisiyle ve yetişkin halkıyla büyük, onurlu, güçlü ve tuttuğunu koparabilecek cesamette bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti vardır. Onun için, İsrail, çok kısa bir zaman içinde heronların bakımını yapıp teslim etmek zorundadır. Başka alternatifi yoktur. ABD de, AB de kendi derdine düşmüştür, İsrail’e yardım edecek durumunda değillerdir. İsrail’in bu gerçeğin bilincinde olarak bu sorunu en kısa zaman da hal etmesi yararına olacaktır.