HANGİ
işi yaparsanız yapın, yaranma içgüdüsüyle hareket ederseniz, kimseye yaranamazsınız.
Her şeyin en iyisini yapma kaygısı içinde gerçekçi olmak, insanı başarıya taşır.
Sevgiyi de, bu açıdan ele almak mümkün!
Hani, zaman zaman diyoruz ya “Uluslararası ilişkiler karşılıklı çıkara dayalıdır.”
Bana göre, insan-insan ilişkileri de, karşılıklı maddi ya da manevi çıkara dayalı olarak şekilleniyor.
Birini çok seviyorsanız, bilin ki o sizinle, siz de onunla karşılıklı olarak ya düşünsel, ya manevi, ya da maddi alışveriş içindesiniz demektir.
Bu tezi güçlendirme adına olumsuz bir örnek vermek gerekirse, anne, baba, kardeş, çocuk ilişkilerindeki kötü örnekleri, cinayetleri düşündüğümüzde, kategorik olarak kutsanacak bir sevgiden ve sevgiliden söz edilemez!
Anne, baba, çocuk, kardeş sevgisinin sürekli kutsallığından söz edilmesine karşın, bu kutsalı bile yerle bir edenlerin olduğu da bir gerçek.
İnsan, tüm ilişkilerinde, belli gelgitler yaşayabilmesine karşın, parti fanatizmindeki ölümüne bağlılığını hatta bağımlılığını anlamakta zorlandığımı söylemeliyim.
Demokrat Parti merkez sağın ilk ve en önemli temel taşlarından birisiydi.
Rahmetli Özal’lı ANAP iki dönem tek başına iktidarda kalıp, birçok ilke imza atarak Türkiye’yi bir yerden alıp, bambaşka yerlere taşıma başarısını gösterdi.
Bir siyasi partiye ya da bir siyasiye yani lidere, körü körüne biat etmenin birçok nedeni olabilse de, yine de yıllarca tek başına iktidarda kalma başarısını göstermiş siyasi partilerin, siyaset sahnesinden silinip gitmesine de şahit olabiliyoruz.
Bir siyasi partinin ya da liderin başarılı olacağına inanarak ona yönelmek bir tercih.
Bir partinin ya da liderin başarılı olduğunda onu desteklemek ne kadar doğruysa, başarısızlığında da eleştirmenin o kadar doğal olması ve normal karşılanması gerekir.
Bizde öylemi ya?
Futbol takımı tutar gibi parti tutacak, döneklik yapmayacak, ülkeyi batıracak saçmalıklara imza atsa da, desteğini devam ettireceksin.
Yazar olarak mı?
Alkışlanmak istiyorsan, bir dünya görüşünün olmasından çok, bir partinin yandaşı olacaksın.
Ya iktidarın borazancısı ya da iktidarın en acımasız düşmanı.
İktidar karşıtı olduğunda sevilmen için, herhangi bir muhalefet partisini savunmanıza da gerek yok.
Vur abalıya misali, iktidara vur vurabildiğin kadar.
Belli bir objektiflik kaygısıyla, iktidarın ya da muhalefetteki partilerin olumlu yanlarını över, olumsuzluklarını da yerme gerçekçiliğine yönelirseniz, ne İsa’ya ne de Musa’ya yaranırsınız.