İş yaşamında kadın olmanın farkı

İş yaşamında kadın olmak, sorumluluklarla dolu sırt çantanıza, baş edebilme yeteneğini eklemeyi gerektirir. Çünkü hayatın size hazırlamış olduğu görevler içerisinde iş yaşamı kadının sadece bir parçasıdır. Bütünü etkiler ve...

İş yaşamında kadın olmak, sorumluluklarla dolu sırt çantanıza, baş edebilme yeteneğini eklemeyi gerektirir. Çünkü hayatın size hazırlamış olduğu görevler içerisinde iş yaşamı kadının sadece bir parçasıdır. Bütünü etkiler ve ancak bütünden bağımsız ilerleyemez.
Bu anlamda düşündüğünde sırt çantamı döküp, nelerin benim için gerçekten öncelikli olduğunu ve nelerin hızımı azalttığını değerlendirdim.
Disiplinli, dürüst bir çalışma prensibi benim olmazsa olmazımken rollerim anlayışlı bir engelleyicilikteydi.
Bu roller kadından kadınına değişir…
Evliyse eşi, çocuğu evin hanımı, anne evlat...
Bir kadın iş yerinden çıkıp eve gittiği anda çocuğunun beklenti dolu bakışlarını, yorgun stresli üzgün hatta bitmiş olmanın anlamsız olduğunu söylemek.
Eğer bir anneyse onun oyun arkadaşı olmak.
Çünkü çocuk tam umutlarını annenin iş çıkışına bağlar. Kapıda onu karşılayan tek umutlu minik eller değil, ayrıca eşi de olur. Bu listeyi ve uygulamaları sayfalar dolusu aktarabilirim.
İş yaşamında kadın olmak, kadın olmanın farklılıklarıyla birleştiğinde sizi hem derin bir ilerleyişe sürüklüyor, hem de tatlı engellerle yoruyor.
Geceleri salladığımız beşiğin başında sabah ofiste çözmeniz gereken sorunları düşünüp uykunuz kaçabiliyor. Aynı zamanda evde çözdüğünüz bir sorun size ertesi gün için ışık tutabiliyor. Aradaki dengelerde dikkatli yürümezsiniz ayağınız kırılıp hiç bir yolda ilerleyemezsiniz. Performansınızın düşmesi işinizi ya da sevdiklerinizin umutlarının da kırılmasını sağlayabilir. Bu nedenle kadın olmak, başarılı olmayı, planlı yaşamayı zorunlu hale getirir. Her gittiğiniz yere öncesindeki rolleri unutarak girmek askıya astığınız sorumluluğu çıkışta tekrar giyip gitmek.
Kolay olmayan başarmak değil, başarırken eksilmemek, kendini kaybetmemek.
Çünkü bu planlı koşuşturmaca içerisinde beklentilere cevap verme çabası robotlaştırıyor bizi. Bir süre sonra derin bir nefes alıp o narin, duyguları olan bir varlık olduğumuzu hatırlıyoruz. Belki bir fincan kahve ile gözlerimiz uzaklara dalıp gidiyor, kendimize yaklaştıkça, etraftaki sesler uzaklaşıyor. Bir an zamanı durdurup kendimizi dinlemek istiyoruz. Sonuçta başarı kendi için onaylanmış bir madalya değilse, sen başarırken kendini gerçekleştiremiyorsan, bir yerde bir şeyler doğru gitmiyor demektir.
Bu nedenle önceliklerimizi doğru bir şekilde belirleyip kendimizi de listenin içerisinde en üstlere yerleştirmeliyiz. Ben mutluysam eğer, iyi bir çalışan, keyif verici bir anne, sevgili ya da eş olabilirim. Planlı zamanlarıma, plansız duygularımı da katabilirsem, her anlamda fark yaratabilirim.
Zorluklarla karşılaştığımda bilenmiş bir baltam olursa, istediğim ağacı kesecek cesaretimde olur. Büyük bir yaratıcılık eseridir, dengeyi kurmuş bir kadın olmak. İçinde yaşattığı ve dışında yaşadığı dünyaları vardır bir kadının. Hayatın elini uzatıp derinlerindeki, dünyayı anlamasını bekleyemez. Bu hayalin batışını izleyeli çok oldu.
Artık daha gerçekçi hayalleri vardır. Başarırken yaşamak yaşarken yaşatmak, ilerlerken kendisiyle birlikte ilerletmek her şeyden önemlisi sahip olduklarına yeni değerler katarak mutlu olmak.
İş yaşamına yansımış haliyle kadın olmak, hem yaratıcılığın zirvesi, hem engelleri aşmanın keyfi, hem de yorucu bir yolculuğun kendisidir.