İNSANOĞLUNUN
içinde var olan erdemsizliği yani kötülüğü yok edip, erdemleri artırabilmesinin yani iyi insan olabilmesinin tek yolu NEFS'ini terbiye etmesinden geçer. Bunu tam olarak başaramasa bile denemesi ve en azından içindeki kötü duyguları mümkün olduğunca dizginlemesi de büyük bir kazançtır. Kin, nefret ve öfkeden sakınmaya çalışması ve bu uğurda gayret sarf etmesi onu Allah'ın (CC) gözünde değerli bir konuma yükseltecektir. Lakin nefsi tamamı ile terbiye edebilmek çok az insana nasip olan bir erdemdir ve çok zor koşullarda gerçekleşir. Çünkü dünya sevgisi ve mal arzusu insanoğlunun en büyük hevesidir. Oysa mal, mülk ve zenginlik arttıkça (İstisnalar hariç) vicdan azalır. Vicdanın azalıp zayıfladığı kimselerde ise erdemlilikten bahsedilemez. Öncelikle dünya işlerinden ve mallarından el çekmek gerekir ki bu her kulun yapabileceği bir iş değildir. İnsanda var olan yedi nefsin aşamalarla yok edilmesi alabildiğince uzun bir süre, iman ve de fiziksel güç ister. Esas olan ve dinin emri budur. Fakat insanoğlu küçük hesapları olan aciz bir yaratıktır. Dünyevi arzu ve hevalarla kendisini avutmayı sever. Güzel giyinmek, iyi yemek, rahat yaşamak ve benzeri dünyevi yaşam için para ve mal, mülk arzular. Dünyada yaşarken bunlara çok önem verir. Bu da onun doğasında vardır ve vazgeçmesi son derece güçtür. Bu arzulardan vazgeçemeyen insan en azından bunları kötülük yaparak elde etmekten kaçınmalıdır. Bu kadarı bile erdemli olmaya yakınlığını artırır. Servet ve zenginlik tam ihlaslı kullar dışında (ki, bunların sayısı çok azdır) kalan kullar için şiddetle arzulanan şeylerdir. Bunları elde ederken nereden olursa olsun deyip, haram ve kul hakkını içerecek şekilde elde etmeye çalışmak ve bunun için her türlü erdemsizliğe başvurmak insanoğlu denilen yaratılanın nefsinde saklıdır. Yedi nefsten ilki olan ve nefsi emmare adı verilen (Hayvani nefs) sahibine emreden ve her türlü gayrimeşru ve kötü hazları tatmak arzusuyla yanıp tutuşan nefstir. Bu nefsten kurtulmak insanoğlunun ilk hedefi olmalıdır. Çünkü bu nefs arzular uğrunda insanı her türlü kötülüğe sürükleyen nefstir. Bu nefsin esiri olanlar her türlü kötülüğü yapmayı kendilerine hak olarak görür. Öncelikle zenginliğe heves ederler. Çünkü zenginlik ve para insana arzularını tatmin etme yolunu açar. Onları satın almayı sağlar. Kur'an'ın haram saydığı ve toplumun ahlak dışı gördüğü her şeyi yaptırır. Elde edilirken edinilen günahlar, harcanırken daha büyükleri ile yer değiştirir. Böylesi aldatıcı dünya nimetlerine ne kadar yakınlaşırsak Allah'tan (CC) ve dininden o kadar uzaklaşırız. İnsanoğlu dünyevi hazlardan vazgeçemese dahi serveti kazanırken ve harcarken erdemli davranmalı ve mümkün olduğunca kötülükten uzak durma isteğinde olmalıdır. Kaynağında emeği olmadığı miras dışında bir kazancı arzu etmemelidir. Örneğin insana yakışmayan tefecilik, kumar, soygun, uyuşturucu satışı, kadın ticareti, rüşvet ve benzerleri gibi eylemlerden gelecek maddi kazançtan uzak durmalıdır. Ticaretinde hile, ayıplı mal satışı, sahtekarlık ve benzerlerinden de uzak durmalı, dürüstlüğünden taviz vermemelidir. Namuslu ve insana yakışır, Allah'ın (CC) kitaplarında da tasdik ettiği usulle elde ettiği kazancını haram yolunda harcayarak insanlıktan ve erdemlerden vazgeçmemelidir. Parasıyla kibirlenmemeli, insanları hor ve hakir görmemelidir. Unutmamalıdır ki mülkün sahibi sadece Allah'tır (CC).