İnançlarımız

DEĞERLİ okurlar. Salt bizde değil. Tüm dünyada, ilk insanın oluşumundan bu yana, insanlar, yaradılışın gizemi ve yaratılan her şeyin mükemmelliğini merak edip sorgulamaya başlamış.  İlk insandan başlayarak herkes ya korkusundan...

DEĞERLİ

okurlar.

Salt bizde değil.
Tüm dünyada, ilk insanın oluşumundan bu yana, insanlar, yaradılışın gizemi ve yaratılan her şeyin mükemmelliğini merak edip sorgulamaya başlamış.
İlk insandan başlayarak herkes ya korkusundan ya da meraktan, bir büyük güç arayışına girmiş.
Önceleri taşa, puta, hayvanlara, aya, güneşe yıldızlara yalvar yakar olup kendisini tehdit eden tüm canlılardan ve de doğal afetlerden korunmak için bir şeye tapınmaya başlamış.
Bu sürece çok tanrılı dinler süreci deniyor.
İnsanoğlu düşünsel açılımını genişlettikçe ve evrende olup bitenleri anlamaya başladıkça, tek tanrılı dinlere yönelmiş.
Bugün bile, Müslümanlıkta Yaradan’a inancın fıtri yani doğuştan ya da içgüdüsel olduğu, dinlere inancın ise sonradan oluştuğu söylenmekte!
Dinlere gelince.
Bütün dinlerin özü, Yaradan’a dönük bir arayıştan başka bir şey değil.
Dünyada sayısı pek belli olmayan çok sayıda din var.
Afrika’da öyle ülkeler var ki, her kabilenin ayrı bir dini var.
Papazın oğlu, Sırplı bir bilim adamı olan Nikola Tesla bakın dindarlarla ilgili ne demiş:
“Din kitaplarını okuyup anlayan ateist, okuyup anlamayan dindar, hiç okumayıp, hiç anlamayansa yobaz olur."
Ben din kitaplarını okuyup anlayanların ateist değil, deist olduklarına inananlardanım.
Tesla çok doğru bir tespit yapmış.
Din kitaplarını hiç okumayıp anlamayanların yobaz olduğu tespiti çok doğru.
Çevremizdeki insanlara dikkat edin, çoğu ne dinini, ne mezhebini, ne de tarikatını biliyor.
Bütün toplumlarda, hangi din olursa olsun, insanlar anadan babadan ve çevresindekilerden duydukları ya da öğrendikleriyle yetinip, kendi kafasına göre bir din ve de Yaradan kurgulayıp, herkesin kolayca öğrenebildiği ibadete yönelmekle yetiniyor.
İşte bu yüzden de, bugün dini argümanları kullanan, insanların inançlarını istismar eden, insanlıkla, dinle, kitapla ilgisi olmayan, dünyanın başına bela olan, Müslümanlığın da bir numaralı düşmanı terör örgütlerinin en çok militanı, din kitabını okumayan ve de anlamayan gariban kesim arasından seçtikleri bir gerçek.
Bizim için en somut örnek olarak da FETÖ’yü gösterebiliriz.
Yıllar boyu bayrak dedi, Türk dili dedi, eğitim dedi, din, kitap diyerek dünyaya açılıp, herkesin sempatisini kazanarak çok ciddi bir örgütlenmeye gittiğini ancak 15 Temmuz ihaneti ve hainliğiyle öğrenebildik.
Ülkeyi ele geçirebilmek için, yetiştirdiği fanatik hainlerle kamu kuruluşlarını ve de insanlarımızı bombaladı.
Böylesine bir rezillik hiçbir darbe döneminde olmadı.
Diğer darbelerde darbeciler iktidarı ele alınca, onlar da çok can yaktı ve insanlara işkence yapıp öldürdüler ama bu rezil gibi, tanklarla, uçaklarla insanlara saldırmadılar.
Ya bu rezil bu darbeyi gerçekleştirseydi ne olurdu bu ülkenin ve bu ülke insanının hali?
Kim bilir kaç bin kişiyi öldürüp, kaç bin kişiyi hapishanelere doldururdu?
İşte bu yüzdendir ki, hangi dine, hangi mezhebe ve tarikata inanıyorsak, onu iyice anlayıp kavramamız hatta tüm bu öğretileri, Yaradan’ın öğretisi mi diye sorgulamalıyız.
Yoksa bazı sapıkların oyuncağı olup, hem ülkemize, hem de ülke insanımıza ihanet etmiş oluruz.