Hayatta bir daha olmaz dediğimiz şeyler, gün geliyor başımıza geliyor.Özellikle bir şeyler yarım kalmışsa, karşımıza tamamlanabilmesi için çıkıveriyor. Eğer yarım kalan bir aşksa bu, hiç beklemediğimiz bir anda, hiç beklemediğimiz bir yerde pat diye karşımıza çıkabiliyor. Çıkmasına çıkıyor da hani başımıza iş açsın diye mi çıkıyor, tamamlansın diye mi çıkıyor yoksa geçmişte yapılan hatalar düzeltilsin, mutlu mesut yaşansın diye mi çıkıyor? Yoksa hepsi bir yana bu bir kader mi? İkinci bir şans verilmeli mi? Zaten istesek de istemesek de olacak olan oluyor. Ki yerini dolduracak bir başkası yoksa ve olmamışsa, geçmiş olsun.Ancak böyle ikinci kez tekrardan başlayan bir ilişkinin zor bir tarafı da var. Geçmişle hesaplaşmamız ve sorgulamamız bir türlü bitmek bilmiyor. Hele ki geçmişte bizde bir kuyruk acısı bıraktıysa işler daha da zorlaşıyor. Geçmişi unutmak ve tekrardan güvenmek oldukça zor. Ama eğer tekrar bir yola çıkıldıysa beraber bir şeylerin üstünü örtmekte fayda var.Yıllar içinde hepimiz dersler aldık, tecrübe edindik, değiştik ve geliştik. Bu kadar zamandır aşkın, sevginin peşinden boşa koşmadık. Belki durulduk biraz ama akıllanmadık hala. Kaldı ki aşk artık bu diyarları çoktan terketmişken eski ya da yeni, günahkar ya da Aziz, suçlu veya suçsuz onu hissettiğimizde yumduk gözlerimizi, açtık kollarımızı... Aşk eğer bir daha konduysa omzumuza, ne ala...Hiçbir şeyin garantisi yok bu hayatta, ne bugünümüzün ne de yarınımızın. Karşımızdaki bir daha kelek yaptığında suç artık ikimizin. Bir daha inanmasaydın derler adama, huylu huyundan vazgeçer mi? Ya geçerse, ya geçtiyse? Dedim ya neyin garantisi var bu hayatta?