İçindeki ses

KENDİMİZİ tanımaya, olayları anlamlandırmaya başladığımız yaştan itibaren bir takım seçimler yapmak zorunda kalırız. Zorunluluk aslında doğanın ve yaşamanın bir gereği olarak kabul edildiği için doğal bir süreç olma yoluna girer....

KENDİMİZİ

tanımaya, olayları anlamlandırmaya başladığımız yaştan itibaren bir takım seçimler yapmak zorunda kalırız. Zorunluluk aslında doğanın ve yaşamanın bir gereği olarak kabul edildiği için doğal bir süreç olma yoluna girer. Örneğin hangi okulda okumak istediğimize ve ya hangi kreşe gitmek istediğimize çocuk yaşta karar veremeyiz. Bizim için en iyisini düşünen ailelerimiz devreye girer, karar verir ve yapılır.

Ortaokul ve lise sürecinde ise kişi eksileri ve artıları daha bilinçli değerlendirerek tercih yapma sürecinde daha aktiftir. Eğitimin dışında ise yüzmeye mi, tenise mi, tiyatroya mı yoksa dansa mı kısacası hobilerimizin ne olacağını belirlerken bazı aileler çocuklarının fikrini alır bazı aileler ise bunun üzerinde durmaz. Çünkü hobi sahibi olma ve sürekliliğini sağlamak çoğu zaman maddi bir kaynak gerektirir. Çoğu hobinin temelinde para önceliği yatsa da kum tanelerine çıplak ayakla basıp koşmanın maliyeti yoktur. Ya da deniz olmayan şehirlerde bir ormana ve ya doğa yürüyüşüne çıkmanın da maliyeti yoktur. Bunu devamlı yaparsak ve rahatlama, keyif alma gibi duyguları da içinde barındırırsak maliyetsiz hobi edinmiş oluruz.
Size inandırılan paran yoksa mutsuzsun, aç kalırsın hep çalış daima çalış düşüncelerinin arkasında kendi kişiliğiniz olduğunu asla unutmayın. Çalışmak kişiye enerji verir. Özellikle sevdiği işi yapmak maddi ve manevi boyutun dışında sağlıklı bir psikolojide öz benlik algısının güçlenmesini sağlar ve bir takım ihtiyaçlarımızı doyurur. Bunun dışında sadece çalışmak sizi bir kısır döngünün içine sokar.
Psikolojik danışman ve rehber öğretmen olarak öğrencilerime mutlaka kendilerine iyi gelecek şeyleri bulma yolunda desteklemeye özen gösteririm. Bazıları için bu yazı yazmak, bazıları için dans etmek ve gezmek, bazıları için yayla havası almaktır. Fark etmez sonuçta her insan farklıdır. Her insan bir dünyadır. Her insan bir sestir. Hayatınız boyunca önce kendi sesinizi kendinize daha sonra dünyaya duyurmak için çabalarız.
Sadece dedikodu yaparak, kötülük düşünerek, uzlaşmak yerine sorun odaklı yaşayarak önce kendimizi öldürürüz.
Farkında olmadan çürümeye başlar insan. İnsanın içi bir kere çürüdüğü zaman eski haline döndürmek zor olsa da imkansız değildir.
Bir amaç belirlerken, eş seçerken, iş ilanlarına bakarken, evinize eksik götürürken ve ya bir arayış içindeyken her zaman iç sesinizi dinleyin. Sadece akıl ve ya sadece duygu değil elinizden geldiği kadar ortasında buluşmak size kendinizi huzurlu hissettirecektir.
Gerçekten neyi aradığınızı iyi düşünün yoksa kaybolursunuz. Neyi aradığını bilmeyen ömür boyu git gel yaptığı bir içsel yolculuğun başkahramanı olur ama yalnız bir kahraman.
O yüzden hangi konuda olursa olsun ister eğitim, ister sosyal yaşam, ister özel hayat önce ‘NEYİ ARADIĞIMIZI BİLMEK’ lazım. Ne beklediğimizi ve beklediğimiz şeyler için neler yaptığımızı.
Ailelerimizin bize sunduğu ve tamamen iyi niyetli geleceğimiz adına verilen kararların ötesinde ki iç sesinizi dinlemeniz hayatınız boyunca bazen sonuçlar yanlış olsa da pişman olmamanızı sağlar. Bir gün yaşlandığınız zaman geride keşke bırakmamak için içinize ve özünüze yönlenin. Sizi siz yapacak sessiz çığlığınız orda sizi bekliyor.