TOPLUM
ve birey olarak, her alanda, bize birilerince bir biçimde dayatılan öğretilere, araştırma gereği bile duymadan, sorgusuz sualsiz körü körüne yöneliyoruz.Dinsel, mezhepsel kimliğimizden tutun, siyasi tercihlerimizi, ideolojik yönelişlerimizi hatta futbol takımı tutarken bile birilerinin empozesi ile bir takımı tutmamız bir yana, bir de bunun fanatik taraftarı olarak, diğer yapılanmaların hepsini ötekileştirip düşman olarak görme aymazlığı ve de saçmalığı içine giriyoruz.Allah insana akıl fikir vermiş.Allah’a inancın fıtri olduğu, İslami öğretinin temel taşlarından birisi.Dini inancın ise, sonradan oluştuğu gerçeğini çok iyi düşünmekte yarar var.Evreni, evrendeki tüm canlı ve cansız varlıkların yapılarını ve de birbirleriyle olan ilişkilerini derinliğine incelemeyi bırakın, yüzeysel olarak gözlemlediğinizde bile, yaratılanların ne anlaşılmaz şeyler olduğunu görür ve Yaradan’ın anlaşılmazlığını ve de ulaşılmazlığını rahatlıkla kavrayabilirsiniz.Böylesine büyük ve de yüce olgunun böylesine saçma sapan öğretilerle insana yön vermeyeceğini anlamak için, fazla zeki olmaya da gerek yok.Dünyada sayısız din var.Hatta Afrika’daki bazı toplumlarda, her kabilenin dini bile farklı.Dinlerin sayısının fazla olması bir yana, her dinin çok farklı mezhep ve tarikatlarının da olduğunu düşündüğümüzde, hangi dinin ya da mezhep ve tarikatın Allah’ın dini olduğunu bilmek kolay mı?Herkes bulunduğu toplumun ve de kendisine öğretilen dinin, mezhebin ya da tarikatın gerçek din olduğuna inanıyor.Çok daha kötüsü, diğer dinleri, bir nevi dinsizlik olarak kabul edip, kendi inancının dışındaki inanç sahiplerini düşman olarak görme saçmalığı içine giriliyor.Bütün inançların özü, doğru yanlış, Allah’a dönük olduğuna göre, din, mezhep ya da tarikat farklılıklarına dayalı düşmanlıkların anlamsızlığını anlamamanın mantığını anlamak mümkün mü?Yaşar Nuri Öztürk’ün "Kimi insanların diğer insanları Allah’la aldatması" şeklindeki değerlendirmesinin çok anlamlı olduğu kanısındayım.İslami öğretide “Allah’la kul arasına kimse giremez” ve “Kimin günahkar kimin günahsız olduğunu Allah’tan başkası bilemez” denilmesine rağmen, yatırlardan medet uman, din adamı diye ortaya çıkan babadan oğula tarikat liderliğinin miras kaldığı bir dinsel gelenekle İslam’ın bağdaştırılmasına ne denebilir ki?Olaya, Allah’a inancın fıtri, dine inancın ise sonradan edinilen bir şey olduğundan yola çıkarak baktığımızda, biz kendi özgür irademizle, dinleri, mezhepleri ve de tarikatları inceleyerek en doğru olanı arama yerine, küçük yaşta bize hangi din mezhep ya da tarikat öğretildiyse, ona yönelip, onu benimseyip, sahipleniyoruz.IŞİD gibi örgütlerin eylemlerinin, Allah’ın insanlardan beklentisiyle bağdaşmadığını düşündüğümüzde, bu tür yapılanmaların İslam’a da zarar verdiği ortada. Allah’ın insanlardan bir beklentisi olabilir mi? Aslında bu da tartışılacak bir konu olarak önümüzde duruyor.Bana göre evrende kendisini önemseyen tek canlı insan.Kendisini önemseyen insan, bir güce sığınma ihtiyacına dayalı olarak, ilk oluşumundan bu yana, önce hayvanlara, sonra taşa, toprağa ve de aya, yıldıza, güneşe 'Tanrı' diye diye çok Tanrılı dinlere yönelmiş, son aşamada da tek Tanrılı dinler gündeme gelmiştir.IŞİD benzeri dinsel yapılanmalarda yer alan militanların yaptıklarının Allah’ın diniyle ilgisi olabilir mi?Allah’ın yarattığını, Allah ya da din adına öldürmek hangi dini inançla bağdaşır?