GÜNÜMÜZDE
gelişen teknoloji ve değişen yaşam standartları ile birlikte çocuk ve ergenlerin davranış problemlerinde artış görülmektedir. Bir gruba ait olma isteği, her şeyi kolay elde etme, aile üyeleri ve toplum ile kurduğu bağlarda saygının azalması, kişisel çıkarlar, kendini ifade etme şekli vb. gibi nedenler içinde bulunan gelişim dönemi ile birleşince ortaya birçok problem çıkabilir. Çıkan problemler karşısında çocuk sağlıklı problem çözme yollarını bilmediği için kendini farklı şekilde ifade ederek toplumda var olma çabasına girebilir. Açık iletişimin olmadığı bir ailede büyüyen çocuk bir soruna farklı şekilde bakabilirken iletişim örüntülerinin kapalı olduğu bir ailede yetişen çocuk sorundan kaçarak ve ya sorunu yanlış yollarla çözmeye çalışarak kendine psikolojik ve fizyolojik zarar verebilir. Çocuğun istenmeyen davranışlarını görmemezliğe gelmek de o davranışı yapma sıklığını arttırabilir.
Peki, ne yapabiliriz?
Öncelikle ister çocuk ister ergen ve yetişkin olsun karşımızda kim olursa olsun onu dinlemeyi öğrenmeliyiz. Her problemin altında yatan bir neden vardır. Çocuk ve ya ergenin olumsuz davranışlarının altında bize duyurmak istediği yardım çığlıkları olabilir. Mutlaka problemin altına yatan asıl nedeni bulmalıyız. Bunu yaparken çocuğu yargılamadan onunla konuşmalıyız. Ona güven vermeliyiz ki bize güvenip kendini daha açık bir şekilde ifade edebilsin. Çocuğu ve ya ergeni başkalarıyla kıyaslamadan kendi kendi ile kıyaslayarak motive etmeliyiz. Örneğin; senin 1 ay önceki durumunla şu anki durumun arasında bir değişiklik görüyor musun? Vb. sorularla iletişim kurmalıyız.
En sık yapılan anne baba hatası çocuğuna her başarısızlığında “senden adam olmaz, senden hiç bir şey olmaz” gibi cümleler ile çocuğun benlik algısını zedelemek. Bu cümleler çocukta öğrenilmiş çaresizlik yaratıp zaten ailemin benden bir beklentisi yok diye çabalama gayretini bırakıp ailenin ona yakıştırdığı kalıp doğrultusunda hareket edebilir. Bunun aksine çocuğa başarısızlığın da başarı kadar olağan olduğunu anlatarak ona her zaman güvenip kabul ettiğimizi hissettirmeliyiz. Annesinin ve babasının kendisini koşula bağlı olarak sevdiğini düşünen çocuk gerçek performansını içinde bulunduğu kaygıdan dolayı gösteremeyecek ve kendi kimliğinden uzaklaşacaktır. Çocukları bir kalıba sokmaya çalışmak yerine her zaman onların fikirlerini ve düşüncelerini dinlemeliyiz. Farkında olmadan kurduğu cümlelerinde bize ulaştırmak istediği ipuçlarına dikkat etmeliyiz. Olumsuz davranışı bağırarak çözmeye çalışmak yerine neden olumsuz olduğunu, doğabilecek sonuçları anlatarak kendi kavramasına yardımcı olmalıyız. Öğüt vererek davranış kalıbının değiştirilemeyeceğini bilmeli ve farklı yollar denemeliyiz. Her çocuğun kalbine giden bir yol vardır. Bunu keşfetmeli ve ona ulaşmalıyız.