Her bel ağrısı fıtık mıdır?

BEL ağrıları her zaman fıtık kaynaklı olmayabilir. Bel ağrılarının en masumu disk hasarı olmayan, mekanik bel ağrısı diye tabir edilen çeşididir. Dünya nüfusunun %65 ile %80'inin yaşam süreleri boyunca en az bir kez bel ağrısı...

BEL

ağrıları her zaman fıtık kaynaklı olmayabilir. Bel ağrılarının en masumu disk hasarı olmayan, mekanik bel ağrısı diye tabir edilen çeşididir. Dünya nüfusunun %65 ile %80’inin yaşam süreleri boyunca en az bir kez bel ağrısı ile karşılaştığı belirtilmektedir. Kadınlarda bel ağrısı görülme oranı %57, erkeklerde ise %53’tür. Mekanik bel ağrılarında ortaya çıkan ağrının nedeni bağların, kasların, eklem kapsüllerinin ve omurilik zarlarının gerilme ve basınç gibi mekanik zorlanmalarıdır. Kas-iskelet sistemi kökenli ağrılardır. Ağrı bedensel çalışma, tekrarlanan dönmeler, hızlı yürüme ve koşma ile artar. Hastalar genellikle oturur veya yatar pozisyondan ayağa kalktıklarında ağrının arttığını belirtirler. İstirahatte ağrı azalmaktadır.

Bel omurlarının yapısı incelendiğinde 5 adet bel omurunun yukarıdan aşağıya doğru L1,L2,L3,L4,L5 şeklinde alt alta dizilmesinden oluştuğunu görürüz. Omurilik kanalı içerisinden geçen omurilik yukarıya doğru beyin kökü ile bağlanır. Aşağıya doğru gidildiğinde son bel omurunun alt kenarına kadar devam eder ve sonlandığı noktada atkuyruğu şeklinde bir sinir ağı oluşturur. Omurilik yaklaşık olarak bayanlarda 43 cm, erkeklerde ise 45 cm uzunluğunda olup 35-40 gr bir ağırlığa sahiptir.

Bel omurlarının arasında disk adı verilen özelleşmiş kıkırdak dokular bulunmaktadır. Bu yastıkçıklar bel omurlarının daha hareketli bir yapıda olmasını sağlar ayrıca jöle kıvamında olmalarından dolayı sürtünmeyi önleyen ve bele binen yükü eşit olarak dağıtıp emme özellikleri de bulunmaktadır. Yetişkin bir kişide bu diskler içinde bulunan su miktarı %85-90 iken, ileri yaşlarda %65-70’lere kadar geriler. Bel omurlarını diğer tüm omurlardan ayıran en önemli farkı; vücudumuzun ağırlık bölgesine çok yakın olmalarından dolayı gövde kısımlarının daha geniş olması ve bu özellikleri sayesinde taşıyabildikleri yük miktarlarının fazla oluşudur. Omurganın en fazla yükü taşıyan bölgesi bel bölgesidir. Gün içerisinde yapmış olduğumuz her türlü harekette ( yürüme, koşma, oturma, merdiven çıkma vb.) omurlar üzerinde oluşan dengesiz yükleri eşit miktarda azaltarak oluşan ağırlığı dengeli bir şekilde vücudun diğer bölgelerine iletmek bel omurlarımızın başlıca görevidir.

Durum böyle olunca bel omurlarımızın aralarında bulunan disk şeklindeki kıkırdak yapıların ve bu kıkırdak yapının içerisinde bulunan çekirdek yapının önemi daha da artmaktadır. Bel omurlarının hareketleri incelendiğinde öne doğru yapılan bükülme hareketlerinin daha geniş açılara sahip olduğunu fakat arkaya doğru yaptığımız germe hareketlerinde daha sınırlı açılarda yapılan hareketlere izin veren bir omurga yapımızın bulunduğunu görmekteyiz.

Nedenleri

-Duruş Bozuklukları,

-Bir bacağın diğerinden kısa olması,

-Düztabanlık,

-Bel kaslarının zayıflığı,

-Zorlayıcı yaşam ve çalışma alışkanlıkları

-Uygunsuz yataklar

-Kazalar

-Esnekliğin kaybı

Tedavi

İlk 48 saat ortopedik bir yatakta dizler hafif karına doğru çekik şekilde yatak istirahatı önerilir. 15-20 dakika soğuk uygulama ile kas spazmının çözülmesi hedeflenir. Hastanın ağrılarına uygun olarak sıcaklık uygulamaya 5-8 gün içinde geçilebilir. Postür kontrolü ve vücut düzgünlüğü için egzersiz programı çok önemli yer tutar. Pelvis stabilizasyonunun sağlanması amacıyla gövde kaslarının kuvvetlendirilmesi ve esnekliğin kazanılması gerekir. Traksiyon dediğimiz eklem yüzeylerinin birbirinden ayrılması hedefi ile manuel veya cihazlar ile uygulama yapılabilir.

Manuel tedavi de uygulanan yöntemlerin başında gelir. Manuel tedavi denen elle tedavi, Avrupa, Kanada, A.B.D ve Uzakdoğu ülkeleri gibi birçok ülkede uzun zamandır kullanılmakta ve birçok klinikte öğretilmektedir. Bu tedavi sırasında germe, bastırma, döndürme gibi değişik elle tedavi teknikleri problemli bölgeye uygulanabilmektedir. Genellikle tedavi başarılı sonuçlarını 5-10 seansta gösterir. Ancak daha ağır vakalarda süre uzayabilir. Tedavi sırasında herhangi bir ilaç kullanımına da ihtiyaç yoktur. Yan etkilerinin diğer fizik tedavi uygulamalarına oranla minimal olması da uygulamada büyük kolaylık ve öncelik sağlar.