Merhaba sevgili okurlarım; bir okurumun bana seslenişine kulak vererek bu hafta onun gönderdiği e-maili sizlere sunmak istiyorum. Görme engellilere fırsat verilirse neler yapabileceklerine dair bir yazı, takdiri sizlere bırakıyorum. Hayatı paylaşmak asla engel değildir. Gelin birlikte yürüyelim. Sakaryalı Yusuf Durdurmuş mailinde şunları yazmış: ”Yaşamış olduğum, ilginç bir olayı detaylarıyla, siz değerli arkadaşlarımla paylaşmak istiyorum.
2 hafta önce günlerden perşembeydi. Ben her zamanki gibi yine antrenmana diye evden çıktım ve hendek ilçesine geldim. Sakarya İl Merkezi’ne gitmek için otobüs durağına yürürken; bir telefon geldi. Arkadaşımdan çok önemli olduğunu söyledi. Bana bir mail atmış. Kendisi; bende önemli değilse akşam eve dönünce bakarım arkadaşım dedim ve arkadaşım bu maili acilen oku ve cevabını yaz arkadaşım diyerek telefonu kapattı. Bende ne yapacağımı düşünürken! Aklıma hemen internet kafeye gitmek geldi.
Şehir merkezine yakın bir mesafedeki internet kafeye gittim. Görevli arkadaşa; bana bir kulaklığı sağlam bilgisayar gösterebilir misiniz dedim ve bana yanıt olarak arkadaşım size biz yardımcı olalım. Siz bilgisayar kullanamazsınız, istediğiniz bir şey varsa, biz yardım ederiz dediler ve bende arkadaş; ben kulaklığı sağlam bir bilgisayar istedim. Sizden lütfen! Ben işimi hallederim. Siz bana bir bilgisayar gösterebilir misiniz dedim. Tamam deyip, bir bilgisayar gösterdiler. Ben bilgisayarın bulunduğu masaya oturdum. Burayı masayı süresiz açarsanız; iyi olur dedim ve bilgisayarı açtırdım. Hiç yanımdan ayırmadığım; Flash belleğimi hemen cebimden çıkararak, bilgisayara taktım. Her zamanki gibi kullandığımız, kendim taşına bilir yaptığım ekran okuyucusunu çalıştırdım. Bu arada bilgisayarın monitörünü de kapattım. Öncelikle Facebook hesabıma girdim. Gelen, giden bildirimlerime ve mesajlarıma baktım. Sonra mail adresimi açtım. Gelen maillerimi yavaş yavaş okudum ve nihayet; arkadaşımın önemli olduğunu söylediği maile geldim. Onu da okudum ve Ctrl-r yaparak yanıtladım yazacaklarımı yazarak mail programımı kapattım.
bu arada, orada çalışan arkadaş ve orada internete gelen müşteriler, benim başıma biriktiler. Tabi, ben işime adapte olduğum için kendilerini göremedim. Bilgisayarın içinde ufak bir gezinti yaptıktan sonra, bir kaç beğendiğim müziği benim flaş diskimi attım. Sonra güzel bir şekilde açtığım programı kapattım ve diğer oturan arkadaşlar bu programdan etkilenmesin diye flaş diskimi aldım. Cebime koydum. Burayı kapatabilir misiniz acaba? Diyerek kalktım. Görevli arkadaş; arkadaşım bir şey sora bilir miyiz? Biz yaklaşık yarım saattir seni? İzliyoruz bilgisayarı çok seri kulandın. Biz bile nereye bastığını anlayamadık? Bir de monitörü kapattınız? Acaba ne yaptınız? Mahsuru yoksa anlatabilir misiniz? Dedi. Tabi ki de anlatmaya çalışayım dedim ve anlatmaya başladım. Ben ne mi yaptım? Öncelikle sizden kulaklığı sağlam bir bilgisayar istedim. Değimli? Evet dedi. Bu kulaklık benim kullandığım özel programdan gelen sesleri bana ulaştırmak için, bazıları müzik dinler, bazıları film izler, bazıları oyun oynar. Sağı solu rahatsız etmeyeyim diye, takarlar. Bense bu kulaklığı gözüm olsun diye taktım. Nasıl yani dedi? Şaşırdık arkadaşlarla beraber… Ben açıklayayım izin verirseniz. Bu kulaklığa ekran okuyucusu yardımıyla ses komutları geliyor. Yani benim bastığım bütün tuşları bana okuyor ve Türkçe olarak seslendiriyor. Ben de bu komutlar doğrultusunda bilgisayar kullanma zevkini yaşıyorum. Monitörü kapatma nedeniyse, benim gözümü yormasın diye, ışığı gözümü rahatsız ediyor. O yüzden bende monitörü kapatarak işimi yaptım dedim. Peki, ne yaptınız? Dedi. Öncelikle; Facebook sayfama girdim. Orada gelen mesajlarıma ve bildirimlerime baktım. Sonra gittim mail hesabımı açtım. Gelen maillerimi okudum ve cevapladım. Hemen peşinden bu oturduğum bilgisayarın içerisinde ufak bir gezintiye çıktım. Bilgisayarda güzel müzikler buldum ve kendi flaş diskime aldım. Mahsuru yok dedim. İnşallah yok. Ne mahsuru olacak arkadaşım dedi. Borcum ne dedim. Borcunuz yok. Bu seferlik bizden dedi. Bende olmaz benim borcum ne lütfen borcum neyse söyler misiniz? dedim, 1 TL dedi. 1 TL yi masaya bıraktım. Çıkarken; bilgisayarlarınız biraz yavaş, virüs taraması yapın ya da format atın ancak önemli değil benim, işimi gördü teşekkür ederim dedim. Biz teşekkür ederiz arkadaşım dedi. Buradan şunu çıkardım. Görme engelli de olsan teknolojinin nimetlerinden sonuna kadar yararlanacaksın.
Saygı ve sevgilerimle, hayatı paylaşmak asla engel değildir. Gelin birlikte yürüyelim, bu yolda.”.
İşte, bizim hikâyemize bir kısa örnek… Haftaya buluşmak üzere, sağlıcakla kalın.