OSMANLI İmparatorluğu'nun son dönemlerine çeyrek kala, bugünlere şahitlik eden güçlerin ekonomik sorunları çözme vaadiyle gelip daha büyük sorunlara yol açan anlaşmalar yapmasına benzer bir tabloyla karşı karşıyayız.
O dönemdeki Duyunu Umumiye’ye uzanan borç mirasından ve verilen Kurtuluş Savaşı'ndan ders çıkarmak zorundayız.
Türkiye son yıllarda ekonomik olarak büyük güç kaybetti.
Enflasyon, hayat pahalılığı ve işsizlik bu durumun en önemli göstergeleri. Artan iç ve dış borç, yüksek faizler ve azalan yatırımlar, ülkenin ekonomik geleceği için ciddi riskler barındırıyor. Ancak ne yazık ki, bu kritik konuları yeterince konuşmuyoruz.
Peki neyi konuşuyoruz? Suriye, yeni anayasa, İmamoğlu, kaç dönem seçileceği, yeni açılım süreci, özerklik olur mu gibi konular gündemimizi meşgul ediyor. 22 bin liralık asgari ücretin altında inim inim inleyen tek çocuklu bir asgari ücretliyi, 14 bin 500 TL maaş alan emeklinin Kurban Bayramı'nda torununu gördüğünde yaşadığı utancı konuşan var mı?
Yok.
Çünkü kaynak yok.
Kendi insanımızla ve vatanımızla ilgisi olmayan yerlere aktarılan kaynakları biliyoruz. Seçmen "Yerli ve milliye yok ama başkalarına var" diyor.
Çözüm nerede?
Elbette çare var. Yerli ve milli sermaye, yeniden üretim hamlesi bunun temelini oluşturuyor. Kar ettiği halde satılan devlet kurumlarının yeniden kamulaştırılması ve tekelleşen özel sektöre karşı rekabet ortamının yeniden yaratılması şart.
Eğitimde seçmen yetiştiren değil, akılla yetişen birey önceliğinin sağlanması gerekiyor.
Ülke yararına konuların siyasi kaygılardan uzak ele alınması, devletle siyasetin ayrılıp kuvvetler ayrılığının yeniden sağlanması ve liyakata önem verilmesi acil adımlar arasında yer alıyor.
AB Fonu ve Yunanistan'ın Dayatması
Gelelim asıl konuya. Avrupa Birliği (AB), 150 milyar Euro'luk SAFE savunma fonunu devreye soktu. Ancak bu fonun kapıları her ülkeye açık değil; AB adayı ülkelerin katılımı için güvenlik anlaşması şart koşuluyor. İşte bu noktada Yunanistan devreye giriyor ve Ankara'dan Ege'deki "casus belli" kararını çekmesini istiyor.
Yunan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, "Türkiye AB'nin savunma fonlarından yararlanmak istiyorsa, 30 yıllık savaş tehdidini kaldırmalı" dedi. Miçotakis'in işaret ettiği tehdit, TBMM'nin, Yunanistan'ın karasularını 6 milin üzerine çıkarması halinde bunun savaş sebebi sayılacağını ilan eden kararı.
Türkiye'nin böyle bir anlaşmaya ihtiyacı var mı? Elbette var. Peki, dayatılan ne?
"Bana toprak ver, ben de senin kalan topraklarını güvence altına alayım." Bakınız, hiç vazgeçmiyorlar.
Yine altını çizerek söylüyorum, bu ülke hepimizin. Lütfen siyasi geleceğe değil, ülke geleceğine vakit ayıralım. Hepimiz bir ve beraber olalım. Şu kötü günleri ve zor ekonomik koşulları hep birlikte, ama demokrasiyle, ama sevgiyle, ama kaynaşarak ve birbirimize sarılarak atlatalım.
Esen kalın...