Hasan Sipahioğlu

Belediye Başkanımız Hasan Sipahioğlu'nu kişi olarak çok sevmemin nedeni sempatik olması. Daha da önemlisi, belki de Alanya medyasında, kendisini en fazla eleştiren kişi olmama karşın, bir kere olsun en küçük bir saygısız çıkış içinde...

Belediye Başkanımız Hasan Sipahioğlu’nu kişi olarak çok sevmemin nedeni sempatik olması.
Daha da önemlisi, belki de Alanya medyasında, kendisini en fazla eleştiren kişi olmama karşın, bir kere olsun en küçük bir saygısız çıkış içinde olmamasıdır.
Tabii ki zaman zaman sitemleri olmadı değil ama bu tepkileri hep sitem dozunda kaldı.
İçten içe ne düşündüğünü, içinden neler geçirdiğini bilemem ama duygularının bana dönük yansımaları hep olumluydu.
Bizim eleştirilerimizin özü, ortak akla ve uzlaşmacı bir anlayışa sahip olmaktan çok uzak durması ve ‘Dediğim dedik’ deme inadıydı.
Gördük ki, Başkana kendi aklı yetiyor, başkalarının aklına ihtiyacı yokmuş!
Demek ki biz ideali ararken, özelin özelliğinin farkına varamamışız!
Öyle olmasa, üçüncü defa, hem de mevta olmuş bir partiden aday olup seçim kazanabilir miydi?
Siyasete soyunduğu halde, eleştiriye tahammülsüz birçok siyasetçiyle karşılaştım.
Tahammülsüzler siyaset sahnesinden silinirken, hoşgörülü olanlar hep ayakta kaldı.
Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır.
Bizim yiğidin yoğurt yiyişi yani siyaset anlayışı ve belediyecilik hatta yöneticilik anlayışı da bu.
Beğenseniz de beğenmeseniz de, bu yöntemle Sayın Başkan üçüncü defa belediye başkanı olma başarısını gösterdi.
Demek ki yoğurdu kendisine göre iyi yiyor!
Sayın Sipahioğlu, belediye başkanı olarak seçildiği ilk günden itibaren parti rozetini yakasına takmadı.
Bunun lafını değil gereğini yaptı.
Bütün icraatlarını ve de politikalarını oluştururken, parti rozeti yerine, kendi kişisel mührünü kullandı.
ANAP döneminde böyle davrandı, AK Parti saflarında da aynı doğrultuda koşuşturuyor.
Sayın Başkan’ın AK Parti'ye transferi sonrasında herkes, milletvekili sözü aldığını iddia ederken, biz sürekli, Sayın Başkanın Ankara’da sıradan bir milletvekili olma yerine Alanya’da krallığı tercih edeceğini söyledik.
Öngörümüzde yanılmamızın nedeni, Sayın Başkanın psikolojisini az çok bilmemiz.
‘Bundan sonra ne olur?’ diye soracak olursanız, benim tanıyabildiğim kadarıyla Sayın Sipahioğlu yaşı da müsait olduğuna göre, dördüncü ve beşinci dönem belediye başkanı olabileceği siyasi ortamı yaratıp, bu ortam yaratıldıktan sonra da, adaylığını koyup başkanlığa devam edeceği doğrultusunda.
Tabii ki Başkan, her iktidar gibi, zaman zaman iktidar yorgunluğunu yaşıyor ve yaşayacak.
Bu yorgunluğun, Alanya’nın sağlıklı gelişimini engelleyeceği ya da durağanlaştıracağı tehlikesi her zaman var.
Başkan, bu tehlikeyi ortadan kaldıracak bir yol bulur mu?
Bunu önümüzdeki bir iki yıl içinde göreceğiz.
Bugüne kadar, belli bir rehavet içinde, rutin işlerle meşgul gözüküyor.
Henüz dişe dokunur bir projeyi ortaya koyabilmiş değil.
Sanırım seçime iki yıl kala yani, son düzlükte atağa kalkar gibi geliyor bana!
Çok daha önemlisi, AK Parti içinde tek güvendiği dal olan Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun, balıklı dayanışma toplantısında, barış çubuğu yakarak, toparlayıcı, bütünleştirici ve AK Parti'yi ortak akılla ileriye taşıma önerilerinde bulunma ihtimali, hatta AK Parti içinde yer alan genç beyinlere Sayın Başkanın ağabeylik yapması gerektiği şeklindeki tavsiyelerde bulunduğunu varsayarsak, Sayın Başkan, bu tür bir öneriyi dikkate alacak mı almayacak mı?
Toplantının içeriğini bilmemize rağmen, belki de bu toplantı, AK Parti ile Sayın Sipahioğlu’nun bütünleştiği bir sürecin başlangıcı bile olabilir! Neticeyi bekleyip göreceğiz.