KENDİMİ
bildim bileli, çok daha önemlisi, siyasetle ve siyasetçilerle iç içe olduğum yarım yüzyılı aşkın bir süredir, siyasetçilerin hamasi çıkışlarından bıktım.
Ne yalan söyleyeyim, gençlik yıllarımda ben de halk dalkavukluğuna dayalı şiirsel söylemlerin ve çok hoş sloganların cazibesine kapılıp rahmetli Ecevit’in peşine takılıp, dağlara taşlara adını yazanlardan olduğumu da itiraf etmeliyim.
Bayıla bayıla inanarak ezberleyip seslendirdiğimiz o ütopik sloganlardan burada söz etmek istemiyorum.
Rahmetliyi arkasından eleştiri yağmuruna tutmanın pek doğru olmadığı kanısındayım.
Dün bir yanlışa inanıp, o yanlışı savunurken, ertesi gün yanlışı görüp karşı çıkmak, döneklik değil, gerçekçilik, dürüstlük hatta ülkesi ve ülke insanı için sorumluluk duygusu içinde hareket etmek anlamına gelir.
Toplum olarak okumuyoruz, araştırmıyor, sorgulamıyor, tartışmıyoruz.
Birilerinin peşine şu ya da bu biçimde takılıp gidiyoruz.
Bilmek ve öğrenmek kaygısıyla hareket etmek, emek istiyor.
Birilerine biat edip peşinden gitmek, onun öğretilerini ezberleyerek papağanlaşmaksa zahmetsiz.
Benim bir şey dikkatimi çekiyor.
Dünlerde, rahmetli Alparslan Türkeş MHP’yi kurup Ülkücü hareketi başlattı.
Bugün, rahmetlinin oğullarıyla eşi bambaşka çizgilerde.
Bu konuda hiç kafa yoran var mı?
Örneğin Tuğrul Türkeş neden babasının yolunda gitmiyor?
Yoksa MHP’nin bugün gittiği yol Başbuğ'un yolu değil mi?
Açıkçası Tuğrul Türkeş dönek mi?
Ya da, Başbuğ'un en yakınları bile, bugünkü MHP ve Ülkücü hareketi, çizgisinden çıktığı iddiasıyla, hareketin dışında ya da başka bir hareketin içinde yer alırken, bugün MHP ve Ülkücü hareket içindeki dalgalanmaları nasıl değerlendirmek gerekir?
Bilen var mı?
Gençlikte hiçbir şeyi sorgulamıyoruz ya da sorgulayamıyoruz.
Bu solda da, sağda da böyle.
Örneğin Necdet Sevinç’in 'Ülkücüye Notlar'daki sözlerine bugün kaç ülkücü inanır?
Bakın Necdet Sevinç bu kitabında neler demiş:
- Bir Türk için, milliyetçiliğinden başka bir şey yoktur. Bir ülkücü milliyetçiliğin dışındaki her şeyi silip atmalı, her fikrin yalan, her düşüncenin hurafe ve safsata olduğuna yürekten inanmalıdır (30)
- Teşkilatta demokrasi yok, merkezi otorite ve o merkezi otoriteye mutlak itaat vardır. Lider ne diyorsa, ne istiyorsa o olur. Lider ne yapıyorsa doğru olan odur. (22)
- Bizim hareketimizin temelinde, ilminde, aklında, mantığında zekanın da işgal ettiği yer, inancımızın işgal ettiği yerin milyarda biri kadar bile değildir. (73)
Aklı başında bir ülkücü bu sözleri sorgulamaya başladığında bu hareketin içinde yer alması mümkün mü?
Neyse.
Marksist öğretide de benzer şeylerden söz edebiliriz.
Onu da, bir başka yazımızda ele almaya çalışırız.
Rahmetli İsmet İnönü de CHP’nin kurucularından ve Genel Başkanlığını yaptığı CHP’den Ecevit Genel Başkan olduktan sonra istifa etmişti!
Yani.
Taa İsmet İnönü’den bu yana bütün siyasileri az çok tanıyorum.
Kimileriyle de yakın oldum.
Çok sayıda milletvekili ve bakanla çalışmışlığım var.
Hamaset konusunda bir iki istisna dışında, hepsi neredeyse birbirleriyle yarışacak düzeydeler!
Suçlu sadece siyasetçilerimiz ya da siyasi liderlerimiz mi?
Kesinlikle hayır.
Siyasileri bu yola biz itiyoruz.
Açıkçası, millet olarak hamaseti ve dalkavukluğu seviyoruz.