Halka hayatı zehir edenler

SAĞLAM bir bilgiye ve de deneyime sahip olmayan insanlar ya da belli yapılanmalar, düşüncelerini hayata geçirebilmek için, deneme-yanılma metoduna başvurur. Bu metodun özelliği, yazboz tahtasına dönmesidir.  Önce yazar çizersiniz. Sonra...

SAĞLAM

bir bilgiye ve de deneyime sahip olmayan insanlar ya da belli yapılanmalar, düşüncelerini hayata geçirebilmek için, deneme-yanılma metoduna başvurur.
Bu metodun özelliği, yazboz tahtasına dönmesidir.
Önce yazar çizersiniz.
Sonra bakarsınız olmadı, silersiniz.
Sonra mı?
Yeniden yazarsınız.
Biz de, bir sürü konuda bu metodu uygulamakla meşgul olduğumuzdan, maddi ve manevi büyük kayıplara uğruyoruz.
Çevre düzenlemelerimize, kent planlamalarımıza hatta sık, sık çıkarttığımız yasalara baksanıza.
Neredeyse her gün bir yasa çıkıyor.
Yeni yasaları bizim takip etmemiz mümkün değil ama hukukçularımızın çoğunun da bu hıza yetişmelerinin mümkün olmadığı kanısındayım!
OHAL nedeniyle kanun hükmünde kararnameler peş peşe gelmeye başladı.
Bu hızla giderse, yazboz tahtasının da kafasının karışacağı kesin!
Vatandaş olarak, yeni yasal düzenlemeleri, denk gelirse medyadan öğreniyoruz.
Geçenlerde yarım yamalak bir habere kulak kabarttığımda, kabahatler kanunundan falan söz edilerek, binalarda gürültü yaparak komşusunu rahatsız edenlere ceza kesilecekmiş.
Kusura bakmayın, konuyu ben bu kadarıyla anlayabildim.
Toplumun ve bireyin, huzuru ve mutluluğunu düşünerek böyle bir yaptırıma gitmeyi tabii ki alkışlamalıyız.
Ama gel gör ki, bu tür olaylar öteden beri, ya apartman yöneticisi ya da polise ve zabıtaya şikayette bulunduğunuzda da gereken uyarılar yapılıyordu.
Demek ki bundan sonra, uyarı ile birlikte ceza da kesilecek demektir.
Araya ceza yani para girince, komşular arası çelişkilerin ve de çatışmaların fitilini ateşlemiş olacağımızdan endişeliyim.
Bu konuyla ilgili bir başka çelişkiye de değinmeden geçemeyeceğim.
Eğer vatandaşın huzuru ve mutluluğu konusunda yasa yapıcı ve de etkili ve yetkililer bu kadar duyarlı davranıp gürültü kirliliğini önlemeye çalışıp konutlara kadar inme gerçekçiliğini gösterirken, ülke genelinde özellikle de Alanya’nın cadde ve sokaklarında, 15-18 yaşlarındaki gençlerin çete şeklinde motosikletleriyle gece yarılarında bile ortalığı gürültüye boğan, egzoz patlatarak çevre sakinlerini korkutmalarına, uykudan uyandırmalarına, hayatı zehir etmelerine neden seyirci kalınıp, görmezden geliniyor.
3-5 bin liralık eski otomobillere özel aparatlar takarak, gürültü çıkararak halkı rahatsız etmekten zevk alan beyinler var.
Trafikte makas atıp, tek teker üzerinde cambazlığa soyunup motosiklet terörü estirenlerin sayısı da giderek artmaya başladı.
Bence yasa yapıcı ya da yasa uygulayıcı, etkili ve yetkililer binalardaki komşu ilişkilerini sarsacak maddi yaptırımlardan önce, milleti canından bezdiren ve ileride bu ülkenin ve ülke insanının başına bela olabilecek teröristlere dönüşebilecek bu sorumsuzlara bir an önce dur demelerinde yarar var.
Bir motosikletliyi kovalarken, gencin kaza yapıp ölümüne neden olduğu gerekçesiyle yargılanan görevlinin ceza alması sonrasında, motosiklet sürücülerine dönük takipten güvenlik güçlerimizin vazgeçtiği söyleniyor.
Eğer bu doğruysa sık sık sorumsuzca trafik kurallarını ihlal edip özel olarak gürültü çıkaran gençlerin yıllardır kaza yapıp yaralanmaları ve hatta ölümlerine ne demeli?
Üzücü bir olay nedeniyle, kontrollerden vazgeçip, kural ihlallerine, halkın huzurunun bozulmasına seyirci kalmak olacak şey mi?
Tabii ki, kurallara uyan, insan gibi araç ve motosiklet kullananlara diyecek lafımız olamaz ama halka hayatı zehir eden sorumsuzlara ve maceraperestlere de dur denmesi gerekmez mi?