Halk siyasallaşmamalı

Bir ülke, halkı ile birlikte topyekün seferberlik yapar gibi seçim yapıyor. Şehir şehir, ilçe ilçe, mahalle mahalle ayrılmış, yetmemiş aynı evin insanları bile farklı kamplara bölünmüş. Bu ayrılığa okullar, sivil toplum örgütleri,...

Bir ülke, halkı ile birlikte topyekün seferberlik yapar gibi seçim yapıyor.

Şehir şehir, ilçe ilçe, mahalle mahalle ayrılmış, yetmemiş aynı evin insanları bile farklı kamplara bölünmüş.

Bu ayrılığa okullar, sivil toplum örgütleri, cemaatler, camiler ve futbol takımı taraftarları bile katılmış.

Bu nedenle can dostlar birbirine kırılmış, arkadaşlıklar bozulmuş.

Karı koca arasına kara kedi girmiş, sevgililer küs olmuş.

Seçim sonucu her şeyin bitmesi gerektiği yerde anlaşmazlıklar daha da büyümüş.

Benim çocukluğum ve gençliğim 12 Eylül döneminde geçti. O dönemi unuttum sanıyordum ama bugünlerde sık sık kabuslarıma giriyor.

Bunun sebebi seçimden sonra gerek basın, gerek sosyal medya ve gerekse çarşıya çıktığımda insanlardan işittiklerim.

Birileri Kürt vatandaşlara NEFRET söyleminde.

Bazıları kendi partizanları hariç herkese ÖFKE kusmakta.

Bir takımı sosyal demokrat DÜŞMANLIĞI peşinde.

Kürt vatandaşlar herkesi KAŞIMAKTA.

Dün iktidara oy verenler bugün iktidar yandaşları tarafından AŞAĞILANMAKTA.

Geçmişte muhalefet tarafından koyun yerine konulanlar YÜCELTİLMEKTE.

Kısacası demem o ki; HALK siyasallaşmakta.

Çok tehlikeli bir yol bu. Bu yolun nereye gideceğini benim yaşıtlarım ve daha büyük olanlar geçmişte gördü.

Kaos, kargaşa ve kardeş kanı.

Allah (CC) bir daha o günleri bize göstermesin.

O acı dolu yıllarda neler çektiğimizi biz biliriz. Çekmeyenlere bu sayfalarda uygun bir zamanda anlatacağım.

Dünyanın en gelişmiş 10 ülkesine bakıp inceleyin.

Hiçbirinde halkın siyasallaştığını göremezsiniz. Çünkü oralarda siyasi partiler siyasallaşır, halk değil.

Siyasi partilere yön vermek isteyen halk bunu sivil toplum örgütleriyle yapar. Üstüne bir de kişisel oyunu ekler.

Fakat bunu yaparken kriter olarak kendisine yapılan hizmetleri esas alır.

Partiler de yaptıkları hizmeti bağış yapıyormuş gibi halkın gözüne sokmaz.

Onun görevi halka hizmettir. Kimse ona "Parti kur, gel sana oy vereyim" demez. Oya talip olan kendisidir.

Harcadığı para ve emek milletindir.

Halka ait para ve emeği yine halkına en iyi hizmet olarak geri vermelidir.

Halk siyasallaşmayıp, bilinçlenirse en iyi hizmet aldığı yere oy verir.

Onu beğenmezse bir başka sefere gidip diğerine verir.

Bu kin ve öfke ile düşmanlık sebebi olamaz, olmamalı.

Zaten kamplara bölünme noktasında olan halk bir an önce kendine gelmeli.

Seçimler, partiler ve siyasetçiler gelir giderler.

Baki olan HALK ve VATANDIR.