TÜRKİYE
, bölücü terörle hesaplaşmada büyük başarılar kazandı ve kazanıyor.
Ordumuz, polisimiz ve köy korucularımız Amerika’nın kara gücü olan PKK’yı hendeklere gömüyor.
Suriye’nin kuzeyinde ABD’nin ikinci İsrail koridorunu bozuyor.
Ülkemizde bombalar bu nedenle patlatılıyor.
PKK güdümündeki HDP liderleri, Cumhuriyetimize, vatan bütünlüğümüze ve milli birliğimize karşı en ağır suçları işlemiş, işlemeye de devam ediyor.
Sözde “Kürdistan’a Özerklik” toplantıları örgütleyen, canlı bombacıların tabutlarını sırtlarında taşıyan, bölücü terör örgütünün suçlarına ortak olan sözde milletvekillerinin tutuklanması her ne kadar ana muhalefetin tepkisi ile karşılansa da, yasalara uygun ve haklı olduğu görünüyor.
Bugün ABD güdümlü PKK ve FETÖ terörüne karşı devletin ve milletin bütün güçlerini harekete geçirecek bir Millî Seferberlik, Türkiye’nin yakıcı ihtiyacıdır. Cumhurbaşkanı, “Millî Seferberlik İlanı”nı Anayasanın 104. maddesine dayanarak yaptığını belirtiyor.
Oysa “Seferberlik İlanı” için gerekli hukuki süreç yerine getirilmemiştir.
Millî Seferberliğin başarıyla yürütülmesi için AKP, “Cumhurbaşkanlığı Sistemi” önerisini geri çekmelidir.
MHP'yi uyarıyoruz; “Cumhurbaşkanlığı Sistemi” önerisine destek vermekten vazgeçin.
CHP’ye sesleniyoruz; Elinizi PKK’nın yasal örgütü olan HDP’den çekin, FETÖ’yü kollayan davranışlara son verin.
Bütün yurttaşlara sesleniyoruz; Millî birliğe zarar veren her davranıştan kaçının.
Fırat Kalkanı Harekâtı'nı kesin başarıya ulaştırmak için, Rusya yanında Suriye ile de güvenlik alanında işbirliği yakıcı görevdir.
Büyük kahraman Mustafa Kemal Atatürk, bugün milletimizi birleştirmede en büyük esin kaynağımız olmalıdır.
Evet, halk hareketi olan Millî Seferberlik başlamıştır.
Devletin ve milletin güçleri, bölücü teröre karşı topyekun harekete geçmektedir.
Devlet ile millet, vatan bütünlüğü ve yurtta barış için birleşiyor.
ABD’den aldıkları patlayıcılarla İstanbul ve Kayseri’de sahne alanlar, devlet ile milleti birleştirmişlerdir.
Türkiye’nin üzerine sürülenler, bütün Türkiye’de vatanseverliği ateşlemişlerdir.
Kendi yaktıkları ateşte kül olacaklardır.
İçine girdiğimiz süreçte yaşanacak olay budur.
Bu koşullarda şu yaşanan olaylara da dikkat çekmek istiyorum.
Sekiz AB diplomatı, tutuklu HDP milletvekillerinin meclisteki sıralarına oturarak bölücülüğü açıkça kışkırtmaktadırlar.
15 Temmuz darbe girişiminde başarısız olan Amerika, bugün ekonomi silahını kullanmaktadır.
Türkiye Atlantik sisteminin dayattığı borç ekonomisi batağında çırpınıyor.
İşte bu ekonomik kriz sonucu oluşacak bir emekçi ve halk hareketini parçalamak için Amerika’nın kullanacağı sokak gücü yine HDP/PKK olacaktır.
HDP’nin kapatılması Türkiye’nin güvenlik meselesidir.
Binlerce insanımızı şehit eden, milletimizin can ve mal güvenliğini yok eden, çocukları katleden, ülkemizi ve milletimizi bölmek için 30 yıldır terör faaliyetlerinde bulunan PKK’nın, emir ve komutasında hareket eden, bölücülük niteliğindeki eylemlerin odağı olan HDP’nin kapatılması, Anayasamız ve ülke bütünlüğümüz açısından zorunlu hale gelmiştir.
PKK’nın siyasi uzantısı olan HDP derhal kapatılmalıdır.
Hukukun emri budur.
Milletin talebi de budur.
Teröre siyasi özgürlük dünyanın hiçbir ülkesinde verilmez.
Bu nedenle Atatürk’ün meclisinden kravatlı teröristler ivedilikle arındırılmalıdır.
Yıllardır boğuştuğumuz terör belasından kurtulmak için esaslı bir siyasi irade gerekmektedir.
Bu iradenin gerekleri kısaca şöyle olmalıdır:
1.) Bölücü terör örgütünü temsil eden HDP derhal kapatılmalı ve sorumluları cezalandırılmalıdır.
2.) Bölücü teröre destek veren diplomatlar istenmeyen kişi ilan edilerek sınır dışı edilmeli, terörün arkasındaki dış desteğe son vermek için kararlı uygulamalara geçilmelidir.
3.) Devletin ve milletin birliği güçlendirilmeli, halk ile ordu, polis ve korucularımız arasındaki bağlar pekiştirilmelidir. Vatan savaşı veren Türk Ordusu'na, komutanlarına ve polise karşı bozguncu propaganda etkisiz kılınmalıdır.
4.) Bölücü ve yobaz terörüne karşı başta Suriye, Lübnan, Irak, İran, Azerbaycan, Mısır ve Rusya ile işbirliği için, her düzlemdeki yapıcı faaliyetler sonuca ulaştırılmalıdır. Batı Asya ülkelerinin her alanda ortak harekatıyla Suriye ve Irak’ın kuzeyindeki terör üsleri bütünüyle temizlenmeli, güney sınırımızda ABD-İsrail koridorunun açılması girişimi bozguna uğratılmalıdır.
5.) Emperyalizmin bölünmeyi dayatan ekonomik tehditlerine karşı, yıllardır uygulanan devletin temel kurumlarını özelleştirme ve borç ekonomisi uygulamalarına son verilerek derhal üretim ekonomisine geçilmelidir.
6.) 1952 yılından günümüze ülkemizde işlenen tüm faili meçhul cinayetlerin, katliamların, darbelerin planlandığı terör üssü İncirlik ABD faaliyetlerine kapatılmalı ve kullanımı yasaklanmalıdır. Ayrıca bize zarar vermekten başka hiçbir işlevi olmayan NATO üyeliği sorgulanmalıdır.
7.) Türk milletini anayasadan çıkartmak ve Başkanlık Rejimi gibi milleti bölen ve iç cephede çatışma kışkırtan girişimlerden vazgeçilmeli ve Atatürk devrimi karşıtlığına son verilmelidir.
8.) FETÖ ile olan mücadelede bu örgütün siyasi ayağına da mutlaka dokunulmalıdır. Siyasi ayak olmadan bu çetenin devletin tüm kurumlarına sızması mümkün müdür?
Türkiye, vatanını bütünleştirmek, üretim ekonomisine geçmek, çağdaş toplumu kurmak, yurtta ve Batı Asya’da barışı sağlamak için, Atatürk devrimi rotasına girecektir.
Bunun dışındaki seçenekler bize ancak şu ana kadarki yaşadıklarımızı gösterir.
Türkiye’yi bölen iki unsurdan biri sözde yeni anayasa süreci, diğeri ise AB ve ABD’nin ülkemizi taşeronları PKK-FETÖ eliyle terör faaliyetlerine girerek bölmesidir.
Çözüm açıktır.
Meclis'te terör örgütünün temsilcileriyle masada anayasa süreçlerini yönetmeye çalışarak bir yere varmak mümkün değildir.
Çözüm, halka dayanan milli bir hükümet kurarak bölge ülkeleriyle işbirliğidir.
Başka çıkış yolu görünmemektedir.