SEVGİLİ
okurlar, ülkemizin zengin yemek kültürüne destek veren kuruluşlardan biri de T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'na bağlı Türk Patent ve Marka Kurumu'dur (kısaca; Türk Patent).
Kurum, bugüne kadar müracaatı yapılıp bekleyen veya tescil edilen ürünleri, "turkpatent.gov.tr" adlı sitesinde ve bültenlerinde yayınlıyor. Kurumun listesinde, toplam 797 ürün yer almaktadır. Bu ürünler 6 grupta değerlendirilmiştir; Gıda, Tarım, El Sanatları, Sanayi, Maden ve Hayvandır. Beni ilgilendiren bölüm olan gıda ve tarım ürünlerinin, yaklaşık 300'ü tescillenmiş, geri kalanlar ise onaylanmayı beklemektedir. Şu da bir gerçek ki bu 300 ürünün 93'ü 2017'de, 60 kadarı ise, 2018'de tescillenmiş. İşin ilginç yanı, "Burdur şiş köftesi, Diyarbakır örgü peyniri, Gümüşhane kömesi, Adapazarı ıslama köftesi" gibi ürünler bir günde coğrafi işaret alırken, müracaat tarihi 2003 yılı olan Ege sultani üzümü 12 yıl sonra (2015), Safranbolu lokumu 8 yıl sonra (2006-2014) coğrafi işaretine kavuşmuş. Bunun yanında, ilk tescil alan ürünümüz ise, Türk rakısı olmuş (25.03.1997).
"Türkiye'nin Yöresel Lezzetleri" adlı kitap taslağımın hazırlık aşamasında, bu kurumu ziyaret ederek, internet sayfasından oldukça yararlandım. Ancak, müracaat edilen ve "coğrafi işaret" olarak tescillenen ürünleri görünce ne kadar geç kaldığımızı, bugüne kadar bu kuruma neden müracaat edilmediği hususunda hayretler içinde kaldım. Öyle ya bir turizm ülkesiyiz ve gerek ulusal, gerekse uluslararası platformlarda, resmi olarak hangi ürünlerimizle tanıtım yapacağız ki...
525 YIL SONRA TESCİLLENEN ÜRÜN
Düşünebiliyor musunuz? 1492 yılı sonrasında Sefarad Yahudileri tarafından İzmir'e kazandırılan boyoz ile İzmir kumrusu ve İzmir lokması 2017 yılında tescillenmiş. Size birkaç örnek daha vereyim; Antep lahmacunu 2017, Urfa lahmacunu 2018, Antep fıstığı 2000, Siirt fıstığı 2007 yılında tescillenirken, meşhur Kayseri pastırması 2001, Kayseri mantısı ise 2009 yılında coğrafi işaretine kavuşmuş. Çanakkale Ezine peyniri ile Edirne beyaz peynirinin tescil tarihleri aynı; 2007. Erzincan tulum peyniri, daha eski bir yılda; 2000 yılında, Kars kaşarı ise; 2015'de tescillenmiş. Liste, bu şekilde uzayıp gidiyor.
ALANYA VE ANTALYA KAÇ ÜRÜN İÇİN MÜRACAAT ETTİ?
Antalya ilimiz, bugüne kadar 2 ürün için müracaat etmiş. Aynı yıl müracaat edilip, 7 ay sonra coğrafi işaret alan Antalya piyazı (2017) ile Antalya tavşan yüreği zeytini, 4 yıl sonra tescillenip, 6 Eylül 2018'de belgelenmiş. Bu zeytin türünden kaç kişinin haberi var acaba?
Alanya'ya gelince, düğünlerin vazgeçilmez ve en eski lezzeti; gülüklü (ürütlü) çorba için, geç de olsa 27 Mart 2018'de müracaat edilmiş, henüz tescil alamasa da Alanya yenidünyası 7 Ağustos 2018'de, artık yeni bir değer olan Alanya avokadosu ise, 3 yıllık bir gecikmeyle 15 Ekim 2018'de tescillenmiştir. Dördüncü ürün olan Alanya azmanı ise (Muz), 2013 yılından beri tescil beklemektedir.
Burada, müracaatta bulunan ve emeği geçen Alanya Ticaret ve Sanayi Odası'na, Alanya Ziraat Odası'na ve Alanya Belediyesi'ne çok teşekkür ediyoruz ama biraz da sitemde bulunmak istiyoruz. Neden 4 ürün? Alanya, yalnız bu 4 ürünle mi tanınmalı, tanıtılmalı? Örneğin; Alanya ve çevresinde, yerel adlarıyla tanınan, kuzu kaburgasına doldurularak hazırlanan; "laba dolması, göleviz (Kıbrıs patatesi) ve ülübü (börülce) ile yapılan yemek, piyaz ve salata, "ilabada" (labada/efelek) adlı sebzeyle yapılan sarma dolma ve töömeken (semizotu) ile yapılan yemek ve salatalara ilaveten; mumbar dolması, garın (işkembe) çorbası, yahnisi de yapılan; sütlü çorba, şepit, oomaç, bakla piyazı, dikenli kabak düzmesi ve kuru badılcan (patlıcan) düzmesi, yoğurtlama ile tatlı olarak; kırtakı, öküz (öksüz) helvası, çiğirdik, sütlü kabak tatlısı, badem kahvesi" için de müracaatta bulunmak bize çok şey kazandırmaz mı?
Antalya'nın, Alanya dışında hiç bir ilçesinin müracaatta bile bulunmadığı coğrafi işaretler ile ilgili çalışmalara bir an önce başlanabilmesi için, umarım çok geç değildir. Bundan sonra şunu söyleyebiliriz; iki ürün yetmez, Alanya için coğrafi işaretler bitmez.