AÇIKLANAN ekonomik raporlar, manşetlere taşınan enflasyon rakamları... Bunlar, çoğumuz için soğuk, soyut verilerden öteye gidemiyor.
Oysa ekonominin ve refahın gerçek ölçüsü, hayatın akışında, insanların gündelik tercihlerinde ve en önemlisi, bakışlarında gizli. 45 yılı aşkın bir süredir memleketten uzakta olmama rağmen, çekirdek ailemin o küçük dünyasında edindiğim tecrübe, bu gerçeği bana o yıllarda göstermişti.
Çocukluk yıllarımda, okula giderken her sabah harçlık için babamın gözlerine bakardım. O yıllarda Nebati Bakanımızın ileride dile getireceği o haklılığı adeta test ediyordum.
Babamın gözlerindeki mana, cebindeki cüzdanın özgül ağırlığıyla her zaman doğru orantılıydı. Eğer cebinde para varsa, "Gel bakalım oğlum, lazım olur, şu harçlığını al" derdi. Cömert ve neşeliydi.
Fakat babamda para yoksa, işte o zaman bakışlar sertleşir, aksi ve sinirli bir hâl alırdı. O tavrın manası çok derindi: "Sakın para isteme." Bu yüzden, ben de diyorum ki, tıpkı babaların gözleri gibi, maliye bakanlarının gözleri de ekonominin en somut ölçüsüdür.
Dikkat edin; Sayın Mehmet Şimşek Bakanımızın bakışlarına... Emekli zammı, asgari ücret zammı hep o bakışlarda saklıdır.
Elbette ekonominin ölçüsü sadece bakanların bakışında gizli değil. Bayramda, seyranda memlekete gittiğimde beni tanıyan eş dost, ne olur bir yemek ısmarlayayım diye adeta kolumu sökelerdi.
Lokantaya gidildiğinde, usta oradan iki "kes" ver diye seslenirlerdi. Bizim oralarda et dönere "kes" denir.
Aradan yıllar geçtikçe, bu "kes ver" replikleri yavaş yavaş azaldı. Zaten kısa süre sonra, o lezzetli et dönerin yerini tavuk döner aldı.
Memleketin neresine giderseniz gidin, büyük şehirler dahil, "Dana ve Kuzu Dünyası" diye bir lokanta bulamazsınız ama hemen her caddenin başında bir "Tavuk Dünyası" tabelası vardır. Tavuk eti, ekonomik ilerlemenin ya da gerilemenin en doğru ölçeğidir.
Zaman geçti ve elbette tavuk dünyasına da alıştık. "Şurada çok güzel tavuk çorbası ya da tavuk döner yapılıyor" davetleri ön plana çıktı.
Sonra tavuk da lüks olunca, davetlerin rotası değişti: "Çay dostla içilir" davetleri popüler oldu. Fakat bugün, bir kafede çay fiyatlarının 20 liradan 90 liraya ulaştığı bir dönemdeyiz.
Şimdilerde ise tanıdık birine uzun süre sonra denk geldiğimizde, o eski ısrarcı yemek ya da çay davetleri yok.
Sanki çok acil bir işi varmış gibi hızlı hızlı konuşup, "Mutlaka görüşelim" diye başka bir bahara ertelenen randevular veriliyor. Artık kimse, anlık bir cömertlik gösterisinin altında ezilmek istemiyor.
Öyle afili rakamlara boğulmaya, karmaşık formüllere dalmaya hiç gerek yok. Ekonominin ve refahın gerçek ölçüsü: babaların ve bakanların bakışında, o cüzdanın özgül ağırlığında ve etten çaya, oradan da ertelenen randevulara uzanan o sessiz yolculukta saklıdır.
Esen kalın...