Abbas Güçlü diye bir beyin, üniversite gençliği ile, konusunda uzman ya da ülkenin önde gelen belli isimlerini “Genç Bakış” programında bir araya getiriyor.Bu programlara ya da benzer programlardaki tartışmalara dikkat edin.Gençlik, konferans veren, konusunda uzman olan kişilerden yararlanmayı bırakın, onları eleştirmeye çalışırlarken, belli bir ideolojik saplantı içinde, papağan gibi, benzer şeyleri tekrarlamalarına rağmen, bilgilerini ortaya koyduklarını sanmanın saçmalığı içinde, komik olduklarının farkına bile varmıyorlar!Gençliğin depolitize edildiğini yani, politikanın dışında bırakıldığını iddia ederek, günümüzün gençliğini eleştirenlerin derdi, gençliği eskisi gibi kullanamamaları.Gençliğin görevi, vatanı ve milleti korumaya ve kollamaya kalkma adına ülkede kaos yaratmak değil, okumak, adam olmak, bir meslek sahibi olarak bu ülkeye ve bu ülke insanına hizmet etmek olmalıdır.Kendisine faydası olmayan, ana baba parasıyla geçinen, üretimin içinde bulunmayan birisinin ülke ve ülke insanının sorunlarını bilmesi ve buna çözüm bulması mümkün mü?Tabii ki gençlik, her konuda bilgi sahibi olmaya çalışmalı, politikaya da yönelmeli ama, politikayı belli bir fanatizm içinde, militanca yapma yerine, dünyadaki, Türkiye’deki ve de bulunduğu kentteki somut gerçekleri görmeye, gördüklerinden yola çıkarak belli sorunlara nasıl çözümler bulunabileceği konusunda, kolektif bir çalışmayla ve ortak akılla bir çıkış yolu bulmanın gerçekçiliğine yönelirken, siyasi hesap peşinde koşan anaçlara meze olmamalıdır!Ülke genelindeki tüm sokak eylemlerinde, kan ve göz yaşında, iş yerlerine dönük saçma sapan saldırılarda, dün de bugün de hep gençlik kullanıldı, bugün de çocuklar bile kullanılmaya başladı.Bu aymazlık bu şekilde sürüp giderse, yarının gençliği de, bu şekilde belli dinozorlar kanalıyla kullanılmaya devam edilecek!Okuldaki öğretmenlerin, öğretim üyelerinin, bazı oda ve derneklerin hatta sendikaların, belli ideolojilerin okulu haline getirilmesi, gençliğin özellikle buralarda zehirlenmesinin önüne geçebilmek için, özellikle velilerin çok dikkatli olmaları gerekir.Eğitimde, ideolojik olarak, üç, dört ayrı sendikanın bulunması, bunların mesleki dayanışma yerine, siyasi anlamda ayrışmaları ve bu ideolojik tercihlerini açıkça kamuoyunca paylaşmaları karşısında, velilerin duyarsız kalmaları düşündürücü! Solcu ya da sağcı olduğunu deklere eden bir eğitimciye, bir veli çocuğunu nasıl gönül rahatlığıyla emanet edebilir?Bir solcu veli, sağcı bir öğretmene ya da bir sağcı veli solcu öğretmene nasıl güvenebilir ki?Bu tür ideolojik ayrışmalar her alanda olabilir ama, eğitimde özellikle de ilköğretimde böyle bir saçmalık yaşanmamalı.