AK Parti, üç dönemdir tek başına iktidar.Bu süreç içinde, ulaşımdan sağlığa birçok alanda çok ciddi atılımlara imza atıldı.
Türkiye ekonomisi, küresel krize rağmen, üçe dörde katlandı.
Yiğidi öldürürken bile hakkını teslim etmekte yarar var.
Tüm bu başarılara karşın, son bir yıl içinde, dış politikada büyük yanlışlıkların yapıldığı izlenimi doğdu ve Türkiye’nin hızla bir kaosun içine sürüklenmeye başladığı kaygısı tüm toplumu tedirgin ediyor.
Bugünkü dış politikadaki görüntü hiç de iç acıcı olmadığı gibi ilerisi için de umut vermiyor.
Bu gidişatın, Türkiye için büyük ve de çok önemli bir kırılma noktasına taşınmaması için, iktidarca gerekli önlemlerin alınıp alınmadığı, bunda başarılı olunup olunamayacağı henüz belli olmadığı için, toplum olarak kaygılıyız.
AK Parti iktidarı özellikle de sayın Başbakan, uluslararası arenada en ön saflarda yer alarak, Türkiye’yi, bölgesel ve de küresel sorunların çözüm aşamalarında, zaman zaman etkileyici zaman zaman da belirleyici rollere soyunarak, tüm dikkatleri üzerine toplarken, kimilerince alkışlanıp desteklendi, kimilerince kaygıyla izlendi, kimileri tarafından da düşman olarak görüldü.
Sayın Başbakan’ın Türkiye’nin etkin bir konuma gelmesi için çok ciddi bir çaba içine girdiğini kabul etsek de, bu denli hayati bir konuda top oynarken, ülkemizin mevcut gücünün, olası tehlikelerin ve de risklerin hesabını çok gerçekçi bir biçimde mi yaptı yoksa, belli bir duygusallık içinde akıntıya kürek mi çekti?Türkiye’nin doğu cephesi yangın yerine dönmüş durumda. PKK terör örgütü gözü kara bir biçimde, ayakta kalabilme adına, giderek canavarlaşıyor.İnşallah bu hükümet, bugün için bizi karamsarlığa iten tüm bu olumsuzlukların üstesinden gelecek bir strateji ve taktikler bütününü hayata geçirip yepyeni ve çok önemli bir başarıya imza atar.Geçmişte, rahmetli Özal liderliğindeki ANAP tek başına iktidarı döneminde Türkiye’ye çok şey kazandırmışken, rahmetlinin Cumhurbaşkanı olmaya karar vermesiyle, hem Türkiye hem de ANAP ciddi kayıplara uğramıştı.
Arap baharı diye başlayan ama, Arap kışına dönen Ortadoğu’da giderek yaygınlaşan kriz Türkiye’yi derinden sarstı.
Tüm komşularımızla papaz olduk.
İsrail’le, Filistinliler yüzünden restleşmemizin bize çok şey kaybettirdiğini görmek için, siyaset bilimcisi olmaya da gerek yok.
PKK böylesine bir kaos döneminde bulanık suda balık avlamakla meşgulken, Türkiye üzerinde hesabı olanlar bütün güçleriyle PKK’ya destek vermekle meşgul.
Sayın Başbakan Cumhurbaşkanlığı hesabı yapıyor.
Bu hesap, bu süreç içinde pek tutacak gibi görünmüyor.
Umarız yanlış hesap Bağdat’tan değil, Şam’dan döner!
AK Parti’nin başından Sayın Erdoğan ayrıldığı an, partide çok ciddi iktidar kavgaları başlayabilir!
Böyle bir yarışın kaçınılmaz olduğu AK Parti’de, belli krizlerin çıkması da gayet doğal.
AK Parti için önemli olan, bu krizden ne kadar az zararla çıkıp, çıkmayacağı.
Tabii burada, AK Parti'nin kriz sürecinde, CHP ve MHP’nin nasıl bir politika izleyeceği ve bu süreçten, azami ölçüde yararlanıp yararlanamayacakları da, gelecekteki siyasi tablonun nasıl şekilleneceğini ortaya koyacaktır.
Tüm bu kritik süreç içinde, siyasi partilerimizin performansı, ülkemizin ve ülke insanımızın geleceğini de belirleyeceğinden, siyasi aktörlerimizin, krizler yerine, huzur ortamları yaratmalarını dilemekle yetiniyoruz.