Geçmişin izi ( 382 )

Hemen arkasından magnumun sesini bir daha duyduk. Bir dakika gibi bir zaman sonra magnum peşpeşe üç defa daha patladı. Fakat bu üç mavzer sesi kesinlikle bir yere nişan alınmadan atılan bir tüfeğin sesiydi çünkü birbirine çok yakın patlamalar...

Hemen arkasından magnumun sesini bir daha duyduk. Bir dakika gibi bir zaman sonra magnum peşpeşe üç defa daha patladı. Fakat bu üç mavzer sesi kesinlikle bir yere nişan alınmadan atılan bir tüfeğin sesiydi çünkü birbirine çok yakın patlamalar oldu. Hemen anladım bizimkiler tekeyi vurmuşlardı. Bu üç patlama kutlama atışlarının sesiydi. Kerim bunu çok sık yapardı. Taci dedim kalk gidiyoruz bizimkiler şimdi tekeyle dönecekler. Biz toparlandık. Manara yaklaşmıştık ki iki çökelenin arasındaki boğazdan Land Rover’in sesini duyduk. Ve çok geçmeden araba manarın önündeydi. Bizimkilerin yüzü ışıyordu. Hacı bir teke vurduk koç mu teke mi bilemedik, birde sen bak sende bilemezsen veterinere götüreceğiz diyip gülüyordu. Gerçekten tekenin sağ boynuzu koç boynuzu gibi duruyordu arabanın içinde. Yanında kendi yaşında bir teke daha yatmaktaydı ama bütün dikkatleri bu koç boynuzlu teke çekiyordu.
Tekeleri alıp manarın önündeki çardağa çıkardık. Önce kendine has esprileriyle Hacı’yı dinledik çünkü Kerim pek konuşmazdı. Bizimkiler abranın çıkabildiği yere kadar arabayla gitmişler. Oradan yürüyüp ala karlı tepelere ulaşınca Hacı bir dürbün çekmiş, önlerindeki ikinci yalakta bir teke yemlenir. yalak yüksek dağlar oluşurken meydana gelen engebelerdir. Bunlar umumiyetle birkaç yüz metre bazende daha fazla eni boyu olan çukurlardır. Birbirine eklenerek devam edip giderler. Adını taşıdıkları dağı oluştururlar. Hemen torbasını Kerim’in önüne destek yapıp avı Kerim’e ikram yapmış. Kerim’in tüfeği patlayınca bunlara kapanığa kalıp göremedikleri koç boynuzlu tekede vurulan teke istikametine doğru kaçmaya başlayınca hem Hacı filintayı konuşturmuş hen de Kerim ikinci sefer magnumu. Ve teke ikisininde kurşununu yemiş. Bizimkiler hemen tekeleri temizlemişler. Zaten yakın olan arabaya atıp son sürat gelmişler.
Koç boynuzlu teke iki yaşında meçhul bir avcı tarafından boynuzunun ucundan vurulmuş. Vuran tüfek kuvvetli ihtimal bir şeşane veya yivi seti yaşlı bir mavzer. Tekenin boynuzunun ucu vurulduğu yerden kopmuş ve boynuz o darbeyle hayvanın kafa kemiğinden çıkmış. Fakat deri ve boynuzu tutup besleyen dokular boynuzu bırakmamışlar. Boynuzda o şekliyle tekenin başında kaynamış. Koç boynuzu gibi eğik bir şekil alan boynuz tekenin yanağını okşamaya, sakalını kırmaya başlayıncada bizim avcılar tesadüf etmiş ve tekenin acısına son vermişler.
Tekeyi ilk vuran tüfeğin şeşave veya yaşlı bir tüfek olduğu kanısına nasıl vardığımı sorarsanız eğer normal bir mavzer tekeyi boynuzundan vursa dikkatli incelemeyince fark edilemeyecek bir iz bırakır. Kurşunun geçtiği yer delik bile değildi. Tecrübelerimle bunu gözlemişimdir. Daha öncede anlatıp anlatmadığımı bilmiyorum. Teke eğer genç yaşta yaralanır ve o yarayı ölmeden atlatırsa gömüye erken yaşlarda girer. Teke gömüye girince postunun rengi koyulaşır, etide yağlı ve yumuşak olur. Bu koç boynuzlu tekeninde her yeri çok ama çok güzeldi. Trofesine özel bir kaide yaptırdım. Silahların canlılar üzerindeki olumsuz etkisini insanlara sergilemek için av müzemin bir köşesine astım.
DEVAM EDECEK