Geçmişin İzi (362)

Olay yerine ulaştığımızda akşam yakındı. Bizi ilk karşılayan komando birliğinin komutanı oldu. Hüseyin Baba ve ekibini yollarda görüp görmediğimizi sorup, Alanya'dan telsizle böyle bir ekibin geleceği bana söylendi ben onları bekliyorum...

Olay yerine ulaştığımızda akşam yakındı. Bizi ilk karşılayan komando birliğinin komutanı oldu. Hüseyin Baba ve ekibini yollarda görüp görmediğimizi sorup, Alanya’dan telsizle böyle bir ekibin geleceği bana söylendi ben onları bekliyorum diyordu komutan. Kerim’in Manisa Kırkağaç’tan tanıdığı çıkan komutana biz o ekibiz diyince komutanın beklentisine cevap veremediğimizi onun yüz ifadesinden anlamam zor olmadı. Ondan sonra dağcıların lideri sayın Yılmaz Sevgül yanıma geldi. Kendilerinin cesede ulaştıklarını, ceset torbasına yerleştirip sedyeye tespit ettiklerini fakat sedyeyi yukarı çekmenin mümkün olmadığını, dağın her yerinin hareketli olduğunu, buda yetmemiş gibi tutulan yerin koptuğunu söyledi. Çok dikkatli olmamızı herhangi bir olumsuzluk yaşarsak değil bizi oradan alabilmek, bize yiyecek içecek bile ulaştırmanın çok zor olduğunu ifade etti. Bende ona bu dağın yabancısı olmadığımızı, bu dağın karakterini, yapısını çok iyi bildiğimizi, müsterih olmasını söyledim. Ve Yılmaz bey bize kuşbakışı sedyeye aldıkları cesedi yoldan gösterdi. Ceset bizim her aralık ayında en az on gecemizi geçirdiğimiz Andızlı İn’in üstündeydi. Zalım Sülo’nun benim tekeyi aldığı yer kadar bile zor değildi. Ceset olduğu yerden aşağı kapıza indirilecek, kanyonun karşı tarafından yola çıkartılacaktı. Bu iş bizim için çok zor olsa da imkansız değildi. Çünkü biz o bölgede nereye basacağımızı ve nereye tutacağımızı çok iyi biliyorduk. Hacı’yla gece yarısı aşağılardan kapızdan ine çıktığımızı daha önce sizlere söylemiştim. Bu arada akşam oldu. Biz gitmek isteyen herkesin gidebileceğini, sabah erken işe başlayabileceğimizi söyleyince meraklı vatandaşlar dahil bütün görevliler olay yerini terk etti. Sülo, Baba dedi hava sıcak. Bu zavallının cesedi kaç gündür orada ağırlaşmıştır. Şimdi sana ve Kerim’e uzun bir zaman bu kokuyu çektirmek istemiyorum. Ekibimizde Hacı’da yok. Değirmenci’nin de ayağı kırık. Hacı’nın yerini dolduracak Karapınar Köyü’nde birini biliyorum. Hem onu alalım, hemde geceyi Armut Hasan Ağa’nın kahvesinde geçirelim. Sabah ola hayrola. Armut Hasan Ağa’nın misafirperverliğini de size daha önce anlatmıştım. Sülo’nun teklifini Kerim’le değerlendirince Kerim’de Sülo’ya hak verdi. Amca sana ve bana kıyamıyor. Eğer Karapınar’daki arkadaşı bulamazsak ben Sülo’yla beraber giderim sen kendini yorma. Oradan kalktık Sülo’nun Karapınar’daki arkadaşının evine geldik. Onun adı da Kerim’di. Ama henüz evine gelmemişti. Kadınına onu Armut Hasan Ağa’nın kahvesinde beklediğimizi tembihleyip ayrıldık. Bu arada Armut Hasan Ağa’nın Kahvesinin Özelliğini anlatmak lazım.
DEVAM EDECEK