Geçmişin İzi (352)

Ayrı çam ağaçlarının altında beki yapacak olan Mustafa'yla Ahmet bir çam ağacının altında birleşmişler. Ahmet'in benim yanıma gelirse yorulacağını söylediği oğluma toplattıkları çalı, çırpı, odunlarla bir ateş yakmışlar....

Ayrı çam ağaçlarının altında beki yapacak olan Mustafa’yla Ahmet bir çam ağacının altında birleşmişler. Ahmet’in benim yanıma gelirse yorulacağını söylediği oğluma toplattıkları çalı, çırpı, odunlarla bir ateş yakmışlar. Oğluma dönüp gaddar babanın diline düşeriz diye çekindiğimizden Hasan Kaplan’ın bazlamalarını doyasıya yiyemedik. Karnımız yarı aç sofradan kalktık. Arabanın arkasında yüz simit, bir teneke siyah zeytin, bir tekerde kaşar peyniri var. Getir bakalım karnımızı doyuralım demişler. Arabanın bagajından çocuğun taşıdığı besinlerle ateşin başında yemenin şehvetine kapılıp zevkinin doruklarına ulaşırken köpekler domuzu bulup oralardan geçirmişler. Yalnız domuzlardan yaşlı ve tecrübeli bilge domuz bunların ne yaptığını fırsat bulup gözlemlemiş ve hemcinsleriyle oda Cebelireis tarafına yoluna devam etmiş. Bizim iki iri insanda bizlere ayıp olmasın diye simitlerini yerken çam ağacına dayadıkları çiftelerini almışlar, havaya ikişer el ateş etmişler. Onlar kalkıp bize gelirken köpeklerden kurulan domuzlar Cebelireis’in arkasında yaşlı ve bilge domuzun önerisiyle bir toplanı yapmışlar. Toplantıyı öneren yaşlı ve bilge domuz, bugün insanoğluna hizmet eden köpeklerin önünden kaçarken Guzyaka Köprüsünün üst tarafında çam ağacının altında iki iri yaratılmış gördüm. Bugüne kadar gördüğüm yaratılmışlara hiç benzemiyorlardı ve çok hızlı bir şekilde yiyorlardı. Biz onları geride bırakıp ilerleyince çıkardıkları gaz insanoğlunun bizi öldürmek için kullandığı aletin patlama sesi gibiydi. Eğer onların o hızla yemeleri devam ederse bizim dağlarımızda yakında kıtlık olur. Dağlarımızda yenmemiş ne hayvan haşat, ne börtü böcek, ne ağaç dal kalır. Ben bu dağları çok geç olmadan terk etmeyi öneriyorum. Ve oylama sonucu domuzlardan hep bir ağızdan gööç gööç çığlıkları yükselmiş ve yola çıkmışlar. Cebelireis’i aşıp Sapadere Köyü’nde insanların fıstık tarlasına zarar vermekle meşgul olan hemcinslerine rastlamışlar. Sapadere’deki domuzlar bunların telaşına bir anlam veremeyip bu telaşınız ne diye sorunca yine yaşlı ve bilge domuz Guzyaka Köprüsü’nün üstündeki hiçbir yaratılmışa benzemeyen ve devamlı yiyenleri anlatmış. Benim tavsiyem arkamıza bakmadan kaçalım demiş. İskenderun Körfezi’nden dönelim, Afrika’ya Fas’a, Tunus’a geçelim ama buralarda durmayalım. O günden itibaren yıllarca bu bölgelerde domuza rastlanmadı ve bu köyün insanları yıllarca Ayı Ahmet Bey lakaplı küçük kardeşimle Mustafa Yiğit’e minnettar kaldılar. Onlar minnettar kaldı ama Guzyaka Köyü’nde iki yıl kıtlık hüküm sürdü. Köyde varlıklı bilinen bir çok insan yokluktan kurban kesemediler. Çok sık tekrarladığım gibi av bir gün sürüyor sohbeti, muhabbeti yıllarca.
DEVAM EDECEK