Gazze'nin çığlığı ve insanlığın körlüğü

TARİHİN sayfaları, insanlığın en karanlık anlarının mürekkebiyle doludur. Savaşlar, sürgünler, soykırımlar... Her biri, vicdanımızın derinliklerinde onulmaz yaralar açmıştır. Bugün, bir kez daha o karanlık sayfalardan birinin açılma ihtimaliyle karşı karşıyayız: Gazze'nin boşaltılması planı.

İddialar dehşet verici.

İki milyon insanın, yurtlarından, yuvalarından sökülerek bilinmezliğe sürüklenmesi. Bu, sadece bir toprak parçasının değil, iki milyon canın, iki milyon umudun, iki milyon hatıranın yok edilmesi anlamına geliyor.

Bu, acımasızlığa ve gücün en çirkin yüzüyle soykırıma varan bir boyutta sergilenmesine, ne yazık ki, dünya yine kör ve sağır kalacak gibi görünüyor. Tarih, güçlülerin zayıfları ezdiği, adaletin yerini zorbalığın aldığı sayısız örnekle dolu. Filistin halkı da bu acımasız döngünün bir parçası oldu. Onlarca yıldır süren işgal, abluka ve çatışmalar, Gazze'yi dünyanın en büyük açık hava hapishanesine çevirdi.

Şimdi ise, bu hapishanenin kapıları ardına kadar açılacak ve sakinleri, nereye gidecekleri belirsiz bir sürgüne gönderilecek. Küresel güç dengesini tek başına oluşturan ABD'nin bu plana sessiz kalacağı hatta destek vereceğini biliyoruz. Trump'ın Gazze'yi turistik bir bölgeye dönüştürme hayali, kan ve gözyaşı üzerine inşa edilecek bir "Cennet" vaadi sunuyor. Şezlonglara uzanıp güneşin tadını çıkaracak olanlar, altında yatan acıyı, sürgüne gönderilen iki milyon insanın feryadını duyacaklar mı? Sanmıyorum. Peki, bu iki milyon insan nereye sürülecek? Hangi ülkelerle bu karanlık pazarlıklar yapıldı? Yoksa her şey, el altından dayatılan bir oldu bitti mi? Şimdilik bu soruların cevabı bir muamma. Ancak bildiğimiz bir şey var, bu plan hayata geçerse, insanlık onurunun bir kez daha ayaklar altına alınacağıdır.

Bizler, vicdan sahibi insanlar olarak bu sessizliğe ortak olmamalıyız. Tarihin karanlık sayfalarına bir yenisinin eklenmesine izin vermemeliyiz. Gazze'nin çığlığına kulak vermeli, adaletin ve insanlığın sesi olmalıyız. Unutmayalım ki, bir yerde zulüm varsa, hepimizin vicdanı yaralıdır.

Esen kalın...