ALANYA
Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü'ne yönelik "Sayıştay Müfettişi" incelemesinden sonra, 22 yıllık Park ve Bahçeler Müdürü Nazmi Uyar'a 400 bin TL'lik zimmet çıkarıldığı haberlerinin yer aldığı, iki değerli meslektaşım Hilmi Karagöz ve Mehmet Ali Gürses'in sahibi olduğu Alanya Postası'ndaki haberin ardından gerek Alanya Belediye Başkanı Adem Murat Yücel, gerekse Nazmi Uyar, konunun maktu bir hatadan kaynaklandığını, bunun her belediye ve birimde yaşanabilecek doğal bir hata olduğunu ve düzeltilebileceğini ifade etmişti.
Uyar'ı aşağı yukarı 22 yıldır tanırım, bu zaman zarfında gerek Alanya'da gerekse yurdun farklı bölgelerinde ortak tanıdık ve dostlarımız da oluşmuştur.
Misal...
"Zimmet Şoku" başlıklı haberin sosyal medyada da yer aldığı günün sabahı, farklı bir şehirde yaşayan ve Alanya medyasını da takip eden ortak bir tanıdığımız beni aradı, "Nazmi Bey ile ilgili haberi sosyal medyada okudum, O'ndan önce seni aramak istedim. Nazmi Bey zimmetine para mı geçirmiş, inanmam" dedi.
Olayın, Uyar'ın amiri konumundaki Başkan Yücel tarafından açıklığa kavuşturulduğunu, ortada yanlış anlama ve evrakta yapılan bir hata olduğu bilgisinin verildiğini, zimmete para geçirme gibi bir durumun söz konusu olmadığının söylendiğini belirttim.
Bu arada...
Dün bu konuyla ilgili köşe yazımda dile getirdiğim, hatta bu konuda birkaç eleştiri de aldığım bir konuya açıklık getirmeyi sorumlu bir gazeteci olarak görev addediyorum.
Dünkü yazımda şöyle demiştim...
"Bir gazeteci bakış açısıyla olayı şu iki temel mantık üzerinden değerlendirebilirim. Haber, yani Nazmi Uyar'a zimmet çıkarıldığı bilgisi doğru ise, Alanya Postası'nı, dolayısıyla iki meslektaşımı tebrik ederim, yürekten alkışlarım, hatta 'Yılın Gazetecisi Ödülleri'nde bu haberin 1. seçilmesi için kulis dahi yaparım. Buna mukabil... Gerek Nazmi Uyar gerekse Adem Başkan'ın da ifade ettiği gibi, haberdeki zimmete para geçirme iddiası doğru değil ise, yılların gazetecisi olan bu iki değerli meslektaşımın da, gerek haberin kaynağı gerekse haberi hazırlayan muhabir hakkında gereğini yapacaklarına yürekten inanıyorum."
Elbette iki deneyimli gazeteci meslektaşımın başında olduğu Alanya Postası'nın iç işlerine karışmak gibi bir amacım asla olamaz.
Haberin kaynağını gizlemek kutsaldır, açıklanamaz.
Elbette haberi veren kaynak gibi, haberi hazırlayan muhabir ile ilgili nasıl bir tasarrufta bulunulacağı da tamamen gazete idaresinin bileceği bir iştir.
Kastım, "kaynağın ifşa edilmesi" veya "muhabirin ilişinin kesilmesi" değil, "güven" konusunda daha duyarlı olunması yönünde bir dost tavsiyesiydi.
Nazmi Uyar'ın da "tamamen yanlış anlamadan" ve "eksik bilgiden" kaynaklı bir hataya kurban gittiği iddiası ve maktu hata nedeniyle isminin böyle bir habere malzeme oluşu konusunda son sözü elbette gerek Alanya Postası, gerekse "dava ve tazminat hakkımı saklı tutuyorum" diyen Nazmi Uyar söyleyecektir.
Alanya Postası'nın, dolayısıyla iki kıymetli gazetecinin ve elbette Nazmi Uyar'ın bundan sonraki "sosyal" ve "yasal" ilişkileri tamamen kendilerini bağlar.
Diyeceğim o ki...
Bir gazetecinin başka bir gazetenin iç işlerine karışması söz konusu değildir, olamaz da.
Bizimki, ismi bir hataya karıştığı, bu sebeple ismi halk nazarında farklı algılandığı ifade edilen ve mağdur olduğunu söyleyen bir kamu görevlisine kol kanat germekten ziyade, düşüncelerimizi diğer iki meslektaşımıza iletme amacı taşımaktadır.
Yaptığımız bir hata var ise, tüm bunları telefonda veya yüz yüze değil de, köşe yazısı vasıtasıyla bildirmektir.
Herkes hata yapar.
Bu, kimi zaman evrakı yanlış düzenleyip "maktu hata" şeklinde...
Kimi zaman "haberin içeriğini tam doldurmadan" yayınlamakla...
Kimi zaman da "başka bir gazetenin iç işlerine karışıyormuş gibi" bir anlam içeren cümleler kurarak da olabilir.