ESGİDEN
ıramedli ninem, Gale Yamacı'nda otururlarıkana Yonan cavırının içine yollanan Rumları annadıverirdi bana. "Oğlum, Atatürk geldi, endee Alanya'dakı cavırları sürdü çıkardı burdan" derdi. Hayıladır o Rumların torunlarının oturduu Yunan şeeriyle Alanya gardaş şeer oldu. Onnardan biri olan Alanyalılar Dennee İreyisi Kosda Çobanakis benim eyi abbabım olur. Esgiden anam bana ökeleninsire "Ay cavır sana sorucaam!" deyi çırınır, dutabilise nar şıpgınııla bereyi bi yasdardı. Hindi cavırlarıla gomşu oldug. Benim evin üssakasına da daşındı hayıla bi cavır. Öndüün gara cavayı saldım aşşa, bi bagdım, gelib geçerkene bana "Hello" deyen cavır garısının biri aşşa dooru yörüüb geder. Hu garıyı da alagedeem dedim. Garıyı ıcıg geçdim, garaltıca bi yerde durdum. Garaltıya gedmemin nedeni, avrad balkondan malkondan görür de günümü güneşimi uçurur deyi. Neyise garıya el işaretile "Bin" dedim. Garı cavırca bişeyler deyereg bindi. Hacad Köprüsü'nün üsdünaadar indirdim, "Hurdan aarı yörü ged gari" dedim. Cavır garısı inerkene ayaanı moturun egzozuna bi dedirmesin mi? Bi çırıg, bi baarıg gobdu bilader. Bi bagdıdım ayaanın derisi egzoza yapışıvermiş. Garı bildiin mavular. Gari götürdüm ezzaneye, bi yanıg melhamı alıverdim. Orda sürdürdüg, ıcıg avısı dinigdir hazaar. Öndüün bita deggeldim yolda, az yavaşladım gene biner mi ola deyi, beni görüke taa elile 'Devam et sen' deyi işared eddi. Suratı da badırıg gibidi. Eee bilader, dirgen yeyen sıpa, bita gelir mi sapa?
Benden böönlüg bu gadar. Hadi galın saalıcaala.