Fotoğraflar yalan söylemez

Fotoğraflar…

Fotoğraflar, evrendeki tüm nesnelerin, o andaki, o dakikadaki, o saniyedeki, durumunu ve görüntüsünü saptar...
Ve o görüntüyü, belgeselleştirir, belgeye dönüştürür...
Görüntülenen nesnenin; (görüntülendiği andaki) pozisyonunu; yeni nesillere, yeni kuşaklara ulaştırır...
O anı yaşamayanların, o görüntüyü bilmeyenlerin; (yalansız, riyasız ve abartısız olarak) bilgilenmesine aracı olur.
Fotoğraflar; dünü ve bugünü, yarınlara taşır...
Geçmişle geleceği buluşturur...
Geçmişin, en önemli kanıtı; geleceğin, en önemli materyali olur...
Bir tarihte Ankara’da, “Ankara’nın dününü ve bugününü belgeleyen” fotoğraf sergisini gezip, görmüştüm. Aslında o fotoğrafların, pek çoğunu çeşitli kitap ve dergilerde de görmüştüm. Bana yabancı olmayan görüntülerdi...
Ama itiraf etmeliyim (pek çok insanımız gibi) o tarihlerde, o fotoğraflara ben de öylesine bir göz atmış, yani aslında görmemiş, sadece bakmışım meğer...
Ama insan, bu tür sergilerde daha bir dikkatli oluyor.
Verilmek istenen mesajı anlamak, kavramak için; olaya daha ciddi boyutlarda, yaklaşıyor.
Hele bir de katılımcıya “mukayese yapabilme” şansı verilmişse; bu tür sergiler çok daha yararlı oluyor.
Bu fotoğraf sergisini gezerken; Alanya’nın, (Alanya için) sürekli üreten, güzel insanı Haşim YETKİN Hocamın “Alanya Fotoğrafları” geldi gözümün önüne...
Allah uzun ömür versin; Sevgili Haşim Hocam da bunu yapıyor... Yani gelecek kuşaklara; Alanya’nın, dününü, bugününü yansıtıyor...
… …
Sözünü ettiğim o sergide; Ankara’nın 1920’ li yıllara uzanan; “dününü”, gördüm.
Bugününü, zaten biliyordum.
Cumhuriyet öncesinin Ankara’sı; tam anlamıyla, bir bozkır...
Az biraz Çankaya; biraz da Söğüt özü mevkileri yeşillik...
Geri kalan bütün alanlar, toz toprak...
Şimdiki Atatürk Orman Çiftliği’nin bulunduğu alan, bataklık... (Hem öyle bir batak ve öyle bir çorak bir alan ki; Atatürk, bu alanın, “Orman Çiftlik Alanı” olarak değerlendirmesi talimatını verdiği zaman, uzmanlar(!); Atatürk’e, arazi seçiminin yanlış olduğunu, arazi koşullarının çok kötü ve niteliksiz olduğunu ifade etmişler.)
Evet... Cumhuriyet öncesinin bozkır Ankara’sı; bugün Türkiye’nin en yeşil kenti!...
Ve Ankara’nın yerleşime yeni açılan semtlerinde (örneğin Ümitköy’de) geniş yeşil alanlar içerisindeki, mütevazi ve sıradan konutlarının fiyatları; 150.000 Dolardan, başlıyor...
… …
Gelelim Alanya’ya...
Bakın Haşim Hoca’mın 1980’li yıllar ve öncesi tarihlerdeki fotoğraflarına...
Türkiye’nin en yeşil beldesi olan Yeşil Alanya’nın; nasıl Betonkent Alanya’ya dönüştüğünü, görün...
Alanya Turizmi; o nedenle ya da bu nedenle, kötü gidiyor...
Bu kötü gidişte; Alanya’nın düzensiz yapılaşmasının, betonlaşmasının ve katledilen yeşilin; hiç ama hiç, önemi(!) yok...
Çünkü muhterem ve muhteşem turizmcilerimiz bunu söyleyip, bunu iddia ediyorlar... Onlar ne diyorsa(!) o.
Pekiii... Avurtlarını şişire şişire; “...Alanya’da rant çok yüksektir. O nedenle Alanya’da gayrimenkul fiyatları astronomiktir...” diyen muhteremler!...
Sizler, hiç düşünüyor musunuz?... Alanya’da gayrimenkuller şu an, neden satılmıyor veya neden maliyetinin çok çok altında, “öldüm fiyatına” satılıyor?
??!!....
Ben söyleyeyim.
Bakın Haşim Hoca’mın fotoğraflarına... Bakın ve görmeye çalışın...
Muhterem ve muhteşem turizmcilerimiz hiç kusura bakmasın; turizmimizdeki açmazın, gayrimenkul iratlarındaki çıkmazın sırrı o fotoğraflarda gizli işte...