1980 öncesi üniversitelerde gençlik birilerince bir biçimde politize edilerek, Sol–Sağ çatışmaları çıkarılıp, hem sağlıklı bir eğitim ve öğretim yapılamamış, hem de ülke krizden krize sürüklenmişti.
1965-1980 arasında üniversitelerden mezun olanların, daha doğrusu diploma alanların önemli bir bölümü doğru dürüst eğitim ve öğretim görmemiş, okullar boykotla geçmiş ve hangi ideolojinin elindeyse o fakülte o ideoloji sempatizanları okula gitmeden diploma alabilmişlerdir.
Eğer bugün birçok alanda, başarısız diplomalılar varsa bunun nedeni, gençliğin gereğinden fazla politize olmayı bırakın militanlaşmasıydı.
Gençlik genelde idealisttir.
Birilerinden bir biçimde doğru yanlış bir şeyler öğrenirler ve bu öğrendiklerini kesin doğru gibi gördüklerinden, belli kesimlerin ya da kişilerin peşine sorgusuz sualsiz takılma yanlışı içine girerler.
İnsan gençliğinde çok şey öğrenir ama öğrendiklerinin doğru veya yanlışlığını belli bir yaşa gelip olgunlaşınca ancak anlar.
“Çocuklar ve de gençler donmamış beton gibidir, üzerine ne düşse iz yapar.” -Edwin Markham-
Halbuki, “Bir düşünceye takılıp kalmanın yanlışlığı herkesçe bilinir. Zira gerçeği bir düşünce aydınlatamaz” der bir düşünür.
Gençlerden istenen okumaları ve iyi bir meslek sahibi olup istikballerini kazanmaları ve vatana millete yararlı olmaları için hem devlet hem de aile büyük bir özveride bulunmakta.
Siyaset ise, hayatını kazanmaya başlayan ve ülkesindeki ve dünyadaki gelişmeleri ve tüm düşünsel açılımları yeterince anlayıp kavradıktan sonra aktif olarak yönelebilecekleri bir alan.
Fakültelerde, Felsefe ve Fikir kulüpleri kurulması kadar güzel bir şey olamaz.
Ama bu kulüplerde tek taraflı bir ideoloji ya da düşünce bağnazlığı hakim olmamalı.
Böyle bir yapılanmada, ne kadar çok ve farklı düşünsel açılımlar bir araya gelip, medeni bir biçimde tartışılabilirse, gençliğin bilgi çıkınını doldurmasına o kadar fazla katkı sağlar.
Tek yönlü ezber, bireyi papağanlaştırmaktan ve düşünsel anlamda kısırlaştırmaktan başka bir işe yaramaz.
Alanya gibi bir turizm kentinde üniversite ve fakülte açma yarışının nerelere varabileceğini şimdiden kestirmek çok zor!.
Alanya’da halk turizmle yatıp kalktığı için siyaset diğer kentlerdeki gibi gerilmiyor, herkes belli bir sorumluluk içinde hareket ediyor.
Gençlik öyle mi ya?
Gençliği birileri bir biçimde çok farklı alanlara çekip kullanabilmekte!
Alanya İşletme Fakültesinde gündeme gelen olay hafife alınacak bir şey değil.
Fakültenin öğretim üyeleri başta olmak üzere, Alanya’nın etkili ve yetkili tüm kesimleri bu olayın üzerine gitmeli ve çağdışı kalmış düşünsel açılımların ve ideolojilerin esiri olmuş bazı beyinlerin gençliği kendi karanlık dünyalarının içine çekmesine müsaade edilmemeli ve gençlik bu unsurlardan olaylar büyümeden bir an önce kurtarılmalı.
Bu konuya neden girdik, gençliğimizde biz de aynı yanlış güzergahlarda at koşturup her şeyi en iyi biz biliyoruz, bu ülkeyi biz kurtarabiliriz saçmalığı ile sarmaş dolaş olup, siyasetçileri ve mevcut yöneticileri beceriksiz hatta ihanet içinde olan kişiler gibi görme aymazlığı içine girmiş olmamızdan, en azından günümüz gençliğinin, bizim gibi, birilerinin oyuncağı olmamaları için bunları dile getirip özeleştirimizi yapmaya çalışıyoruz.