ÇARŞIDA
rutin haber avındayım, suratımızı gazetede yayınlanan köşe yazısındaki fotoğraftan tanıyan esnafın biri "argo tabirle" uzaktan kılçık atıyor, "Gasteci abi, cevap ver bakalım. Evet'çi misin, Hayır'cı mı?" diye soruyor, pişkin pişkin sırıtarak.
Adım gibi eminim, yanıtım hangisi olursa olsun, çok değil, en fazla 5 dakika sonra sosyal medya hesabından cümle aleme ilan edecek, "Yetişin ey millet. Alper Kutay'ın da rengi belli oldu" diye.
Ondan sonra al başına belayı.
"Evet" desek, CHP'li dostlar gönül koyacak.
"Hayır" desek, AKP'li ve MHP'li dostlar küsecek.
Ülke olarak o durumdayız, gerisini siz anlayın.
Yanıt vermeden, sırf "ayıp olmasın" diye, "Hayırlı işler bilader" deyip koşar adım uzaklaştım dükkanın önünden.
İsim vermeyeyim, Meclis'te grubu bulunan üç siyasi partiden birinin ilçe teşkilatına gittim dün, baktım parti görevlileri dışında daha kimseler yok, "bir bardak çay içip gideyim bari" deyip oturdum bir köşeye, o esnada aşağı yukarı 10-15 senedir tanıdığımız bir partili geldi.
Oradan buradan sohbet ederken, lafı şöyle bağladı: "Alanya'da hemen hemen herkesin rengini, hangi partiye veya görüşe yakın olduğunu bilirim. Bir tek seni çözemedim birader. Bazen hem köşe yazında hem sosyal medyada öyle bir şey yazıyorsun ki, okuyan seni 15 senelik AKP'li zanneder. Bazen öyle bir şey paylaşıyorsun ki, en koyu MHP'li sensin, bazen de ölümüne CHP'li gibisin."
"Peki, sence hangi partiliyim?" diye sordum, "Vallahi seni çözemedim. Yanıtı sen ver" diye cevap verdi.
***
Şöyle dedim...
"Özellikle sağlık ve ulaşımda ülkeye çağ atlattıkları için, bazı bariz hatalarına rağmen mevcut hükümeti destekliyorum ama AKP'li değilim. Keza, vatanımı milletimi seviyorum, ülkem ve bayrağım için canımı bile veririm ama MHP'li de değilim. Buna mukabil, Atatürk'ün en sıkı hayranlarından biriyim, 6 Ok'un felsefesini en iyi idrak edenlerden biriyim ama CHP'li de değilim. Çünkü ben futbol takımı tutar gibi parti desteklemem. Misal, diyelim ki yerel veya genel seçimler var. O dönem yaşadığım şehrin veya ülkenin menfaatini en çok hangi adayın veya partinin en iyi koruyup kollayacağını hissediyorsam veya beni en çok hangisi ikna ettiyse, sandıkta tercihimi o adaydan veya partiden yana kullanıyorum."
Verdiğim yanıt onu kesmemiş olacak ki, soru bombardımanına tutacak bir tavır içerisinde olduğunu hissettim ve bu sohbetten uzaklaşmak için müsaade isteyip partiden ayrılacakken, "Sana son bir sorum daha var" deyip eski günlerin hatırına beni 5-10 dakika daha alıkoydu.
"Sence sandıktan ne sonuç çıkar?" dedi.
Çarşıda beni avlayamayan esnaf kardeşimin yağmurundan kaçarken meğer doluya tutulmuşuz da haberimiz yokmuş.
"En çok 'Evet' çıkar" desem AKP'li veya MHP'li, "Bu kez 'Hayır' çıkacak" desem CHP'li olduğuma kanaat getireceğine kalıbımı basacağım için şu yanıtı verip müsaade istedim...
***
Bugün itibariyle sandıktan nasıl bir sonuç çıkar, kestirmek güç. Ama şu bir gerçek. Hem 'Evet'i en çok isteyen isim olan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ülke siyaseti ve bürokrasisi üzerindeki ağırlığı, hem henüz meydanlara inip inmeme konusunda kararsız kaldığını beyan etse de meydanlara indiği anda yaratacağı müthiş etki, hem 2002'den beri tek başına iktidar olan ve sandıktan 'Evet' çıkmasını isteyen AKP'nin 15 yıldır toplumun, özellikle kendisini en çok destekleyen dar gelirli kesime yönelik maddi yardımları ve bu kesimin kullandığı pek çok alanda yaptığı iyileştirmeler, hem de "ülkenin bekası için" gerekçesiyle MHP'nin 'Evet'i istemesi, bugün itibariyle sandıktan 'Evet'in daha fazla çıkacağı şeklinde yorumlanabilir.
Özellikle topluma örnek ve önder olmuş, rol model olarak gösterilen pek çok ismin de Evet'çi kanadında yer alması, bugün itibariyle sandıktan en fazla 'Evet'in çıkacağını işaret etmektedir.
Buna mukabil...
Çeşitli kaygılardan dolayı açık seçik 'Evet' diyeceğini ilan eden milyonların sandık başında ne yapacağı da şimdiden kestirilemez.
Henüz 'Hayır'ın sandıktan daha fazla çıkması adına çok fazla icraat yapamayan CHP'nin şu 60 günlük süre zarfında nasıl bir çalışma yapacağı da çok önemli.
Kısacası...
Madem ki bu referandumun sonucu ülkenin kaderine yön verecek, o zaman benim gibi kararsız'lar için AKP, CHP ve MHP'yi dinlemek, ortaya konulan argümanları derinlemesine analiz etmek gerek.
Futbol takımı tutar gibi parti tutmayı en azından bu kez bir kenara koyup, hem kendimizin hem de çocuklarımızın kaderini etkileyecek bu referandum öncesi herkesi dinlemeli ve kararımızı buna göre vermeliyiz.