Eskiden ergenlik mi vardı

ERGENLİK dönemi hakkında herkesin az çok fikri vardır. Halk arasında çocuğumu tanıyamıyorum, kontrol etmekte çok zorlanıyorum, eve geç gelmeye başladı, huy değiştirdi diye nitelendirdiği bilimsel olarak ise çocukluk döneminin bitmesiyle...

ERGENLİK

dönemi hakkında herkesin az çok fikri vardır. Halk arasında çocuğumu tanıyamıyorum, kontrol etmekte çok zorlanıyorum, eve geç gelmeye başladı, huy değiştirdi diye nitelendirdiği bilimsel olarak ise çocukluk döneminin bitmesiyle ortaya çıkan kız çocuklarında genellikle 7-14 yaş aralığında, erkek çocuklarında ise 10-16 yaş aralığında meydana gelen fiziksel ve ruhsal değişiklikleri içinde barındırdığı gelişim dönemidir. Bu yaş aralıkları kişiden kişiye farklılık gösterebilir.

NE OLUYOR BU DÖNEMDE?

Kız çocuklarında östrojen hormonu, erkek çocuklarında ise testosteron hormonu salgılanmaya başlıyor. Bu hormonlar kişinin hem fiziksel hem ruhsal durumunu etkiliyor. Kendini keşfetmeye başlayan ergen değişmeye başlayan tüm fiziksel etkilerinin etkisiyle duygusal bir döneme giriyor.
Değer yargılarını, yeteneklerini, ilgilerini, istek ve beklentilerini fark etmeye başlıyor. Kendine ait bir dünya yaratıp içinde yaşamaya çalışan ergen hormonların etkisiyle aniden öfkelenip, birden bire bunalıma girebiliyor. Bazen kendi içinde verdiği savaşı kendine kanıtlayabilmek adına ailesine meydan okuyor. Dış dünyaya yönlendirdiği bu öfke aslında kendi içinde verdiği savaşın göstergesini temsil ediyor. Anlaşılmadığını ve bunun için çabalanmadığını düşünen çocuk ateş topu haline geliyor.
Ergen artık kendisini çocuk statüsünden ayırıp bir yetişkin olarak görür ve herkesin öyle görmesini ister. Bunu sağlamak adına bazen nedensiz yere arkadaşlarıyla kavga içine girebilir, riskli bir takım davranış örüntülerinde bulunabilir ve geri dönülmez hatalar yapabilir. Uyuşturucu ve madde bağımlılığında ki en riskli yaş grubunun da ergenler olmasının nedeni budur.
Eskiden ergenlik yok muydu? Evet, vardı ama dış dünyayı temsil eden unsurlar bu kadar fazla değildi. Herkesin elinde olan ve bir saniye ile tüm bilgilere ulaştığı akıllı telefon ve elektronik cihazlarda ki renklerin, görsel her türlü uyarıcının çocuğun üzerindeki yalnızlık ve iletişimsizlik ergenin ve ya yetişkinin duygularını dışarıya aktarımını zorlaştırdı. Ebeveynleri ile iletişimden sıkılan çocuklar ilk soluğu telefonda almaya başladı. Böyle olunca sorun çözme yoluna gidilmek yerine hep üzeri kapandı. Çocuğum öfkelenmesin, sınavda başarılı olsun yeter ki düşüncesiyle her istediğini yapan anne baba tutumları ise çocuklarına nasıl bir kötülük yaptıklarının farkında olmadan beklemeye devam ettiler. Değişmelerini, öfkelenmemelerini, başarılı olmalarını… Farkında olmak lazım yapılan en ufak bir hareketin ergenin yetişkinlik yolunda nasıl etkileyebileceğini. Bir sonraki yazımda ebeveyn ve ergen iletişimine değinerek sizler için daha yararlı olacağını düşünüyorum. Görüşmek üzere.