En sıcak Temmuz ve Kıbrıs

ALANYA'NIN en sevmediğim zamanı temmuz ve ağustos ayının hem nemli hem de boğucu sıcaklarının yaşandığı dönemleridir. Alanya'da çok sıcak temmuzlar yaşadım. Ama bir tanesi çok farklıydı, unutulmazdı. 1974 Temmuz'u.   ...

ALANYA'NIN

en sevmediğim zamanı temmuz ve ağustos ayının hem nemli hem de boğucu sıcaklarının yaşandığı dönemleridir. Alanya’da çok sıcak temmuzlar yaşadım. Ama bir tanesi çok farklıydı, unutulmazdı. 1974 Temmuz’u.
15 Temmuz 1974 günü gazetelerde ve yayın organlarında flaş bir haber geçilmişti. Nikos Sampson yönetiminde bir grup EOKAB örgütü taraftarı Başpiskopos ve Kıbrıs Devleti Cumhurbaşkanı Makarios’a karşı bir darbe düzenlemiş, başkanlık binası işgal edilmiş; ancak Makarios bulunamamıştı.
Nikos Sampson’un ilk açıklamaları hala hafızamdadır. Diyordu ki Sampson: ‘’ Bu harekât Kıbrıs’ta yaşayan Türk, Rum ve İngiliz kardeşlerimize karşı yapılmamıştır, bu harekât hain Makarios ve O’nun taraftarlarına karşı yapılmıştır.’’
Ve dönemin Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı merhum Ecevit de kameraların karşısına geçti. O’nun da ne söylediği hafızamdadır: ‘’Bu harekât uluslararası antlaşmaların (1960 Londra-Zürih) neticesinde kurulan bağımsız Kıbrıs cumhuriyetine karşı girişilmiş gayri meşru bir harekettir. Bu harekâtın amacı ENOSİS’tir( Yunanistan ve Kıbrıs’ın birleşmesi). Bu harekâtın arkasında Yunan cuntası vardır. Kıbrıs’ta yaşayan soydaşlarımızın her türlü hak ve hukukunu savunuruz. Bir oldu-bittiye müsaade etmeyiz. Katil Sampson’un açıklamalarını ciddiye almıyoruz.’’
Ve üzerinden bir-iki gün geçmeden Nikos Sampson, Kıbrıs-Helen Cumhuriyetini kurduğunu açıkladı. Kendisi de geçici başkan oldu.
Bülent Ecevit haklı çıkmıştı.
Londra ve Zürih antlaşmaları bağımsız Kıbrıs Devleti’ne karşı bir saldırı olursa İngiltere, Yunanistan ve Türkiye’nin ortak bir şekilde bu saldırıya karşı durmalarını yazıyordu. (Garantörlük) Ve Ecevit dedi ki : ‘’Ben İngiltere’ye gidiyorum. Antlaşmalar bize birlikte hareket etmemizi söylüyor; ancak Yunanistan’a gitmem çünkü yaşanan darbenin arkasında Yunanistan vardır.’’
Ve Ecevit İngiltere’ye gidip görüştü. İngiliz yetkililer O’na haklı olduklarını; ancak birlikte bir harekâta giremeyeceklerini diplomatik bir dille anlattılar. Ecevit ve Türkiye yalnız bırakılmıştı. Ecevit: ’’Gerekirse kendi başımıza bu işi hallederiz, çünkü antlaşmalar bize bu hakkı veriyor’’ dedi.
Ve 20 Temmuz 1974 çok sıcak bir gündü. Sabah erken uçak sesleriyle uyandım. Evimizin penceresinden üçlü gruplar halinde geçen dokuz uçak saymıştım. Saat 6 veya 6.30’du. Hemen Bayrak Radyosu’nu açtım. Marşlar çalıyordu. 1-2 dakika sonra spiker, şimdi Kıbrıs Türk Toplumu lideri Rauf Denktaş’ın bir bildirisinin okunacağını söyledi. O da hala hafızamdadır.
‘’Kahraman Kıbrıs Türk’ü 11 yıldır çektiğin acı ve zulümlere karşı dur demek, Kıbrıs’ta yaşanan güvensizliğe son vermek üzere kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri şu anda adanın her yerinde havadan indirme, denizden çıkarma yapmaktadır. Allah hepimizin yardımcısı olsun, Ne mutlu Türk’üm diyene.’’ Ve marşlar devam etti.
Sonra Türkiye radyolarını açtım ve Ecevit konuşuyordu: “Biz savaş için değil, barış için Kıbrıs’a gidiyoruz. Umarım birliklerimize ateş açılmaz. Bu harekâtın sonunda Kıbrıs’a barış gelecek, artık soydaşlarımıza katliamlar yapılamayacak, herkes güven içinde yaşayacak, dahası bu harekâtın sonunda sadece Kıbrıs’ta değil, Yunanistan’a da barış ve demokrasi gelecek, Yunan cuntası yargılanacak, yerine demokratik bir yönetim gelecek.’’
- 20 Temmuzda başlayan harekât 13 Ağustosta sona erdi.
- 29 Temmuzda sürgündeki Lider Karamannis Yunanistan’a döndü.
- Her partiden temsilciler alınarak geçici bir hükümet kuruldu.
- 17 Kasım 1974’te yapılan seçimleri Karamannis’in partisi kazandı.
- 29 Temmuz 1974’te Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi 573 Sayılı
- 21 Mart 1979 Atina Temyiz Mahkemesi 2558/79 Sayılı kararlarla Türkiye’nin haklı, Yunan cuntasının suçlu olduğuna karar verdi.
- Ecevit yine haklı çıkmıştı.
Üzerinden 42 yıl geçti. Artık Kıbrıs’ta Atlılar, Muratağa, Sandallar gibi katliamlar yaşanmıyor. Kıbrıs Rum radyosunda ‘Bekledim de gelmedin, Hiç mi beni sevmedin’ şarkısı çalınmıyordu. Yunanistan 42 yıldır demokrasiyle yönetiliyor, AB üyesi.
Ne Ecevit kaldı, ne de Kıbrıs Türk’ünün hakkını savunan Denktaş gibi bir lider.
Kıbrıs’ta Denktaş’ın, bu ülkede Ecevit’in hala yanlışlarını cımbızla çıkartıp siyasi malzeme yapmak isteyen gençler, gazeteciler ve politikacılar olmak üzere her kesimden insan var.
Yakın zamanda veya ilerleyen yıllarda Kıbrıs’ın tarihi detaylı bir şekilde yazılıp bir çözüm bulunacaksa,
altın harflerle yazılan satırlarda, Bülent Ecevit ve Rauf Denktaş olmazsa, bir yıl, bir ay, bazen bir hafta ilerisini göremeyen anlı-şanlı politikacılarımız, gazetecilerimiz olursa:
Ben ona tarih demem, ‘Hikâye!’ derim.