YAKTILAR
Hasan'a, Murat'a, Osman'a kınasını…
Sonra "Mehmetçik" dediler adına...
Kına "Vazgeçmek" demekmiş...
Bu nedenledir ki;
Kuzuya, geline ve askere yakılırmış...
Ve üçünden de Allah için vazgeçilirmiş...
Yolladı kınalı kuzusunu Ayşe teyzem, dualarla askere...
Fatma teyzem de aynı gün polis oğlunu uğurladı, "Allah'a emanetsin aslan oğlum" diye…
***
Akşam saatlerinde emretti komutanı Mehmet'ime, "Haydi tatbikata" diye...
Toparlandı tabur, çıktı emredilen yere...
Bilmedi hiç biri, neden linç edilmek istediğini bile...
İşte tam bu anda silinmeyecek görüntüleri kaydetti hafızalarına Türkiye...
Ne miydi o görüntüler?
TRT spikerinin o ürkek sesi ve korku dolu bakışları....
Siviller tarafından linç edilen o askerimin görüntüleri...
***
Ve bir akşam, 90'lı gençler olarak, hiç de alışık olmadığımız bir görüntü geldi karşımıza...
Adına "Darbe" denilirmiş...
Asker sokağa iner, tanklarla yolları kesermiş...
Babamdan duymuştum, bir de kitaplarda okumuş, filmlerde görmüştüm...
İzlediğim o görüntüler, okuduğum o satırlar beni dehşete düşürürken, bunu yaşamak nasıl bir parçalanıştı...
Bunun tarihteki tam anlamı, "kara leke" olmalı...
En çok fırçalarıma yakıştırdığım darbe izleri bu kez yüreğimde bıraktı izini...
Vatanımda polisim askerimle çatışıyor…
Bayrağımın rengini alan al rengi bu sefer hem polisimden, hem askerimden akıyordu.
***
Yapılan bu saldırı hükümete değil, bu saldırı demokrasiye hiç değil...
Atatürk'ün kurduğu Meclis bombalanıyorsa, bu darbe Türk milletine, unutulmamalı…