Emekliler olmasa Türkiye ekonomisi düzelir mi

AÇIKLANAN emekli zamlarından sonra aklıma Maarif Nazırı Haşim Paşa'nın “Şu mektepler olmasaydı
maarifi ne güzel idare ederdim” sözü geldi.
Vakti gelen emekli gidiyor ama sayı yine de günden güne artıyor. Aslında başka bir formül bulunmalı.
Biz emeklilere belirli bir yıla kadar yaşam hakkı verilsin. Bir öneri, çalışma süresi belli ama emeklilikten
sonraki süre belirsiz. Adam emekli oluyor ve devleti hiç düşünmeden yıllarca yaşıyor. Bir süre
konulsun. Densin ki “Emekli olduktan sonra en çok 15 yıl yaşayabilirsin, öldü öldü ölmedi, yaşadığı her
yıl için maaşı ENAG enflasyon rakamlarına göre düşürülsün! Şu emekliler olmasa. Her ay hiçbir iş
yapmadan sok kartı matiğe al parayı git. Buna bütçemi dayanır? Çaydan toplanmıyor o paralar,
ağaçta da yetişmiyor. Nasıl erken emeklilik varsa, erken göç yasası çıkarılsın. Erken göçene mezar
hediye, hatta bonus olarak kırkıncı gece etkinliği bedava yapılsın. Şu emekliler olmasa. Ne Kılıçdaroglu
SSK'yı batırabilir ne de iktidar sahipleri eleştirilebilirdi. Elinde pazar filesi bezgin, dalgın ve hayattan
vazgeçmiş yüzler görmek sizleri de rahatsız etmiyor mu?
Belene Kampı gibi Ecel Kampları inşa edilsin. Hastanelerde, kent lokantaları önünde bekleyerek
ülkemizin imajını zedeleyen emekliler oraya nakledilsin. Şu emekliler olmasa.
Sayısız maliye bakanını yediler, gülüşüne hasret kaldığımız Nebati Bakanımızın bile mutlu edemediği
bu kesimin kaprislerinde boğuldu çok kıymetli bürokratlarımız. En sempatik bakanları yiyene
sempatiyle bakmak size sempatik geliyor mu? Efendim, neymiş? Çarşı pazar yanıyormuş.
Git ateşini ölçtür, nasılsa hastaneler bedava. ‘Aç'larmış, bu yaşına kadar doymayan 65'ten sonra
doysa ne olur doymasa ne olur. Evinde rahatça otur, Müge izle, Esra izle, Zahide izle, Songül izle.
Sen tutarda 'En hamarat benim, yemekteyiz' gibi programları izlersen acıkırsın. Buradan kıymetli
devlet büyüklerimize sesleniyorum; yemek, içmek, pişirmek gibi içerikleri olan programları derhal
yasaklayın. Şu emekliler olmasa. İşin şakasını bir yana bırakalım ama biz emekliler çok keyifliyiz.
Hiciv ve komedi sanatında üzerimize yoktur. Kalkınmayı "Göster amcana telefonunu" diye ölçeriz.
Vatanseverliğimizin ölçüsü, soğan ekmektir. Biz eskiden ‘SeSeGa guyruhlarında’ beklerdik cümlemiz
kıyas ve kalkınma ölçüsüdür. “Biz zamanında neler çektik” sözümüz, kalkınma ve ilerlememize dair
geçer nottur. “Yırtık ayakkabılarla yürürdük” cümlemiz, yaya bilincimizin oluşmasına vurgudur.
Şu emekliler hep olsun, iyi insanlarız biz. Ve vefalıyızdır, nankörlük bilmeyiz. Boğazımıza bir lokma
giriyorsa kimin sayesinde olduğunu bilir ve şükrederiz. Hem paranın ne önemi var, mühim olan
insanlık. Şu emekliler iyi insanlar. Esen kalın…