ADINA
sayısız şiir, deneme ve makale yazılan, çocukken hocaya gittiğimizde ilk öğrendiğimiz, şeklini düz, dik bir çizgi olarak hafızamıza kopyaladığımız, Arap alfabesinin ilk harfidir "ELİF".
Çocuk aklı ile bile dimdik duruşundan ilk ezberlediğimizdir Elif. Harekede alsa, cezme de uğrasa, çekime de girse, çeken de olsa şekli farklılık göstermeyen tek harftir Elif. Hep dimdiktir. Bazen eğilip, bazen doğrulamaz. Yerine göre eğilip bükülmez. Allah ona dik dur demiştir, Allâh'ın emrinden çıkmaz.
Her zaman rahmetle andığımız ve şahsım adına hep sözlerini kendime karanlıkta ışık gibi gördüğüm değerli şairimiz Necip Fazıl Kısakürek de "Kafire karşı Elif gibi dimdik, Allâh'a karşı vav gibi eğilirim" sözleri ile Elif duruşunu anlatanlardan.
Kendi adıma konuşmam gerekir ise Mevlana'nın da dediği gibi "Zor, yuvarlak dünyada Elif gibi dik durmak."
İnsanlar bazen duruşunuzu yargılamaya başlıyor. Öyle gaddar yargılanıyorsunuz ki, bazen dizlerinizin üstüne çökme noktasına geliyor, fakat yine de dayanıyorsunuz. İnançlarınız var, inandıklarınız, doğrularınız, yanlışlarınız ve insan olabiliyorsanız içinizde yaşayan bir de vicdanınız var. Böyle olunca önünüze gelen her ne olursa olsun eğilmek yerine kırılmayı seçiyorsunuz. Biliyorsunuz ki kırılmak, akşam başınızı yastığa koyduğunuzda içinizi kemiren vicdandan daha az acıtıyor.
İçinizde yaşadıklarınızı dışardan kimse görmese de gün geliyor sizi kıranlar karşınızda özür cümleleri kurarken anlıyorsunuz doğru yaptığınızı. Hatalarını özür cümlelerinin arkasına gizlemeye çalışanlara acıyarak bakıyorsunuz. Zira biliyorsunuz ki özür yanlışlıkla yapılan şeyler için dilenir. Özrün anlamını bile bilmeyenler özürler savuruyorlar etraflarına bol keseden. Oysa kasti yapılanlar için özür yetersiz bir hesaptır. Bilerek bir insanı öldürüp, arkasından "Özür dilerim seni öldürdüm" diyemezsiniz.
Böyle olunca cehaletlerine mi, yüssüzlüklerine mi acınmalı bilemiyoruz.
Bu konuyu nereye bağlamamız gerektiğini merak ettiğinizin farkındayım.
Toparlamamız gerekir ise geçtiğimiz günlerde New York'ta BM Genel Kurulu'nda Elif gibi dimdik durmanın ne anlama geldiğini bize en güzel gösteren isimlerden birisidir, gurur duyduğumuz Sayın Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu. Dimdik duruşu ile çoğunluğu arkasına alıp doğru olanı yapmıştır. Bu doğruyu yapmaya çalışırken basit şeyleri göze almamıştır. Ancak biliyordur ki doğru olanın Allah yanındadır.
Büyük tecrübelere sahip olacak yaşta olmasam da, büyük ideollerim oldu hep hayatımda. Yaşıtlarımın aksine tarihini sayısız kaynaktan araştırarak kitaplar aleminde doludizgin yaşayanlardanım.
Ve tarih bana Elif olmayı öğretirken tanıştım ideollerimle.
İlk tanıdığım Sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed'ti.
Peygamber efendimizin en sevdiği amcası Hamza'yı Hint'in emri ile öldürüp kalbini yerinden söken Hz. Vahşi ile aynı camide namaza durabilen koca yürekli adam. Hz. Vahşi yüzüne bakmayan peygamber efendimizin kendisinin arkasında namaza durmasından rahatsız olup olmadığını sorduruyor bir sahabeye ve aldığı cevap, "Elbette dursun ama ben insanım onu gördükçe amcam Hamza gelir aklıma da içim yanar. Namazını bana görünmeden kılsın." buyuruyor. İçinde yanan acıyı uğrunda savaştığı müslümanlık için kenara koyuyor.
İkinci tanıdığım Atatürk'tü. Üstelik öyle küçük bir yaşta veriyordu ki bana bu dersi çocuk kalmaya utanıyordum. Mahalle mektebinde ders arası uzun eşek oynayanlara katılmaya zorluyorlar Mustafa'yı, istemeye istemeye atlıyor duvar önünde eğilen arkadaşlarının sırtına. Eğilme sırası Mustafa'ya geliyor ama eğilmiyor Mustafa. Arkadaşları "Mızıkçılık yapma, neden eğilmiyorsun?" dediklerinde, "Ben kimsenin önünde eğilmem! Atlayabiliyorsanız böyle atlayın" cevabı ile çıkıyor karşıma ve koca bir millete önder oluyor.
Sonra M. Akif Ersoy ile tanışıyorum. Emanet palto ile gittiği İstiklal Marşı ödül töreninde hak ettiği ödülü yetimlere bağışlayarak çıkıyor karşıma. Daha sayısız Türk var tarihin tozlu sayfaları arasında dimdik duran.
Şimdilerde ise Recep Tayyip Erdoğan ile öğreniyorum Elif olmayı. Koskoca Amerika diye dünyanın korktuğu güce boyun bükmüyor. Koyun sürüsüne uyup uçurumdan atlayan koyun olmuyor. Kaos ile beslenen Trump ve Amerika'sına tokat gibi bir ders veriliyor kendi evlerinde. Sırada muhtemelen Trump ve azınlıkta kalan ülkelerin kıvırma politikası ile dileyecekleri özürleri izleyeceğiz. Fakat dediğim gibi özür yanlışlıkla yapılan şeyler için dilenir. Kasti yapılan için dilenen özür ancak acıyarak izlenir. Dün de bugün de yarın da "Dünya beşten büyüktür!" diyerek tarihi değiştiren Erdoğan ve Ak Parti'nin Elif gibi dimdik arkasındayız...