BURALARA
çok uzak olan Miami kentinde, üst düzey bir kamu görevlisi, altında çalışan tüm memurları büyük bir salona toplamış, ince ince fırçalamaya başlamış.
Önceleri sıradan bir adamken, son dönemde nedense egosu makamından daha büyük hale gelen, üstelik torpili çok yukarıdan olduğu için şimdiki görevine gelirken geçtiği yollarda yardım aldığı insanları bir çırpıda unutuveren bu üst düzey kamu görevlisi, "Bir daha" demiş, "Bir daha görevi ne olursa olsun, altımda çalışan hiç kimse basın açıklaması yapmayacak, demeç vermeyecek, gazeteye televizyona çıkmayacak, yoksa..." diye aba altından sopa göstermiş.
Hatta işi biraz daha ileri götürüp, "Diyelim ki kamuya açık bir mekanda yalnız başınıza, arkadaşlarınızla veya ailenizle oturuyorsunuz ve tanımadığınız kişilerin oturduğu yan masalarda çekilen bir fotoğrafın kadrajına girdiniz, bu da herhangi bir dergi veya magazin ekinde habere konu oldu. Kenarında gözüktüğünüz fotoğrafı bile hakkınızda soruşturma açma sebebi sayarım, bilesiniz" deyip, artık iyice zıvanadan çıktığını tescillemiş.
Durun, daha bitmedi.
Bu üst düzey kamu görevlisinin emrinde olan memurların görev yaptığı kamuya ait merkezler zaman zaman MeHaPe'li Miami Belediyesi'nden iş gücü yardımı alıyor, bu da gazete ve televizyonlara haber oluyormuş.
Bunu da sıkıntı malzemesi yapmış.
Kentaki Hükümeti'ne bağlı kamu kurumlarının MeHaPe'li Miami Belediyesi'nden asfalt, parke, istinat duvarı gibi yardımlar almasını istemediğini söyleyen bu üst düzey kamu görevlisi, "İşinizi kendi imkanlarınızla görün, göremiyorsanız da Miami Belediyesi'nden yardım istemeyin. Yukarıdan sürekli beni arayıp fırça çekiyorlar. 'MeHaPe'li belediye, Kentaki'ye bağlı kamu kurumları üzerinden reklamını yapıyor' diye. Bundan sonra böyle bir şey duymayacağım, yoksa..." diye yine aba altından sopa göstermiş.
Diyeceğim o ki...
Allah'tan Alanya'da böyle şeyler yaşanmıyor.
Ve Allah'tan Alanya'da egosu makamından daha büyük kamu idarecileri yok.
Yoksa, yemin ederim, tekrarında, ismini cümle aleme, cep telefonuyla gizlice çekilmiş "memuruna fırça atma" görüntüleriyle rezil ederdim.
***
İSKELE NAYLON KENT OLMUŞ
Buradan Alanya Belediyesi'ne ve en başta Zabıta Müdürlüğü'ne ihbarda bulunuyorum.
İskele Rıhtım bölgesi adeta "Naylon Kent" olmuş.
Nasıl ki Adana'nın tenekeden imal gecekondu evleriyle meşhur "Teneke Mahallesi" varsa, İskele Rıhtım bölgesi de çadırcılara bir iki günde yaptırılan "Naylon Dükkan" benzeri işletmelerle kuşatılmış durumda.
Kimi paraya kıyıp daha kaliteli gözüksün diye çadırcıya diktirmiş naylonunu, kimi de parasına acıyıp sera naylonuyla kaplamış çakma gecekondu dükkanını.
İhbarda bulunuyorum.
Adem Başkan'ın bundan iki üç sene önce "Ben bu makamda olduğum sürece burada bir tek çay sattırmam" dediği Balıkçı Barınağı üzerindeki Balıkçılar Kooperatifi'ne ait ucube yapılarda çay satışı tüm hızıyla devam ederken, İskele Rıhtım bölgesi de gecekondu misali "Naylon Dükkan", "Naylon Nargileci", "Naylon Kıraathane" ile donatılmış.
Alanya Belediye Sarayı'nın yanından başlayıp sahilden İskele Deniz Feneri'ne doğru 20-25 dakika yürüyün, etrafınıza dikkatlice bakın, ne demek istediğimi çok net anlarsınız.
"Efendim, buraların ruhsatı var. Adam gidip ruhsatını alıvermiş, ne yapalım" derseniz de, "Oralara nasıl ruhsat verildi, hayret doğrusu" derim, ve bu ucubelerin emsal teşkil edeceğini anımsatıp Alanya'da herkesin aynı hakkı talep edeceğinden endişe duyduğumu ifade ederim.
Uzun lafın kısası...
Yılbaşına bir iki gün kala da yazmıştım, yine yazıyorum.
İddiamın arkasındayım.
Alanya'nın dünyaya açılan penceresi konumundaki İskele, bu görünümde olmamalı.
Ucube mekanlar, naylon dükkanlar, İskele'nin ne hakkı, ne de harcıdır.
Alanya için gece gündüz çalıştığını bildiğimiz, yatırım bütçesini her geçen yıl daha da artıran Belediye Başkanı Adem Murat Yücel'in 2017 yaz sezonu başlamadan hemen önce İskele için kalıcı ve köklü bir çalışma yapmasını bekliyor ve istiyoruz.
İskele kaderine terk edilmemelidir.
İskele kamunundur, ve kamunun malı olarak kalmalıdır.