Dolap Beygirleri (3)

Değerli okurlar, çevrenizdeki CHP'lilere sorun,

Değerli okurlar, çevrenizdeki CHP’lilere sorun, "6 Ok’ta demokrasi var mı?" diye.

Büyük bir çoğunluğunun "Var" diyeceğinden adım gibi eminim.

Şimdi de, CHP’nin 6 okundaki 6 temel ilkesine bakalım: CHP 1927’de Cumhuriyetçilik, Halkçılık, Milliyetçilik ve Laiklik olarak tanımlanan dört temel ilkeye sahipken, 10-18 Mayıs 1931 tarihindeki üçüncü parti kurultayında Devletçilik ve İnkilapçılık ilkeleri eklenerek “6 Ok” kavramı benimsenmiştir.Demek ki CHP’nin temel ilkeleri içinde Demokrasi hiçbir zaman yer almamıştır.

Tabandaki CHP’liler, Solcular ve de Sosyal Demokratlar özünde demokrasiyi benimseyip istemelerine karşın, yıllar boyu her alandaki çağdaş beklentileri doğrultusunda bir siyasi yapılanmanın gerçekleşmemiş olması nedeniyle ister istemez CHP çizgisinin her versiyonuna, örneğin Halkçı Parti SODEP ve SHP gibi zorunluluktan kaynaklanan yapılanmalara yöneldiler. SHP rahmetli Erdal İnönü liderliğinde ana muhalefet partisi olarak iktidar ortağı iken, sayın Deniz Baykal SHP’de liderlik yarışlarını kaybettikten sonra kariyerist hesabına dayalı hırsıyla, 12 Eylül darbesinde kapatılmış CHP’yi 1992 yılında açarak seçimlere girmişti. Bu seçimde CHP meclis dışında kaldığı halde Sayın Baykal siyasi oyunlar ve ilginç taktiklerle, solu birleştirme adı altında sayın Murat Karayalçın liderliğindeki SHP ile birleşme başarısını göstermiş ve kısa bir süre sonrasında koskoca SHP kadrolarını ve de sayın Karayalçın’ı partiden tasfiye etmiştir.

CHP 1999 seçimlerinde de barajı aşamayıp meclis dışında kaldı.Aslında ilkeli özellikle de ülkesini ve ülke insanını düşünen parti fanatizmi içinde olmayan çağdaş beyinlerin kendi kendilerine “Hangi CHP?” sorusunu sorup, buna göre mevcut CHP’nin bu ülkeye ve bu ülke insanına başarılı bir biçimde hizmet edip edemeyeceğini sorgulamaları ve sonrasında da mevcut siyasi partilere bakıp bunların içinde hangisinin başarılı olacağına inanıyorlarsa ona oy vermeleri gerekir.

Dünyada 1960’larda başlayan sol modası Türkiye de de popüler olmuş, rahmetli Ecevit de bu modadan yararlanarak CHP’yi çok partili dönemde ilk defa birinci parti konumuna taşımıştır.

Rahmetli ile CHP’nin yakaladığı ivme, hamasi çıkışların, şiirsel söylemlerin etkisine dayalı olduğu için, bu siyasi tırmanış bir daha gerçekleşemediği gibi CHP, 1983 seçimlerine kapatıldığı için girememiş, Sayın Baykal’ın yeniden açtığı CHP ise seçimlerde barajın altında kalarak mecliste bile yer alamadığı bir dönemi yaşadı.

CHP yandaşlarının ve de sempatizanlarının siyaseten giderek agresifleşmeleri, zaman zaman darbelere çağrı bile yapma noktasına gelmeleri, CHP’nin özellikle de Sol, Sosyal Demokrat bir siyaset anlayışının iktidar olamayacağı kaygısına dayalı olarak geliştiği ve bu yüzden demokrasi karşıtı bir tavır içine girdikleri kanısındayım.