Doğrular ve yanlışlar

BUNLAR kişilere göre değişikliğe uğramaması gereken kavramlardır. Filozoflar başta olmak üzere bilim adamları üzerinde kafa yormuş... Din kitaplarında sayfalar dolusu açıklamalar gelmiştir. Zaman içerisinde örf ve adetler olarak toplumlarca...

BUNLAR

kişilere göre değişikliğe uğramaması gereken kavramlardır.

Filozoflar başta olmak üzere bilim adamları üzerinde kafa yormuş...

Din kitaplarında sayfalar dolusu açıklamalar gelmiştir.

Zaman içerisinde örf ve adetler olarak toplumlarca benimsenmişler...

Birçoğu ahlak kuralları olarak oldukça toplumu etkilemiş...

O toplumun kültür birikimi olarak kabul edilmişlerdir.

İnsanlığın tarihsel süreci içerisinde nihayet hukuk kuralı olmuşlardır.

****

Modern dünya suç ve aykırılık tanımını bunlar üzerinden açıklamaktadır.

Çünkü bir toplulukta yaşamak doğru ve yanlışı ayırmakla mümkündür.

Doğru ve yanlışların ayrılamadığı toplumlar ilkel toplumlardan kötüdür.

Modern toplumlarda yanlışın karşılığı hukuk ile belirlenir.

Günümüzde hukuk ile belirlenmeyen çok az şey kalmıştır.

Daha hafif olan yanlışlar ise örf ve adetlere göre karşılığını bulur.

Ya da ahlak kuralları olarak toplum tarafından dikkate alınır.

****

Doğru ve yanlış, söyleyene göre değişime uğrayamaz.

Burada önemli olan söyleyen kişi değil, olayın kendisidir.

Tecavüz dünyanın neresinde olursa olsun yanlış bir eylemdir.

Kim söylerse söylesin "Tecavüz yanlış değildir" diyen hatalıdır.

Bunu söyleyen isterse alimler alimi olsun, sözü doğru kılmaz.

Hırsızlık, yolsuzluk, cinayet, terör, gasp ve benzerleri de aynıdır.

İnsanlar çıkar da bunları taraf olduğu kişiler yapınca susar,

Başkaları yapınca yanlış diye haykırırsa inandırıcılığı kalmaz.

****

Ne yazık ki günümüzde doğrular yıpratılmakta...

Yanlışlar doğruymuşçasına taraftar bulmaktadır.

Bunun sebebi, insanların olaylara değil yapan kişilere odaklanmasıdır.

Kişiyi fikren kendine yakın görenler o kişiyi sahiplenmekte...

Olayın mahiyeti ile yakından uzaktan ilgilenmemektedir.

Tam tersine, aynı olayı kendine yakın olmayan biri yapacak olursa...

Bu defa onun küçük kusurlarını dahi abartacaktır.

****

Oysa, kişiyi sahiplenip olayı göz ardı etmek o toplumu bozar.

Binlerce yıldır biriktirdiği kültür ve inançlara zarar verir.

Doğru ile yanlış yer değiştirerek toplumları felakete sürükler.

Gelecek nesiller yanlış değer yargıları ile yetişir.

Birbiriyle çatışan kuşaklar dönemi başlar.

Toplumsal uzlaşma yerini toplumsal çatışmalara bırakır.

Toplumsal çatışmalar da o toplumun sonunu getirir.

****

Hindistan bu anlamda önümüzde tam bir örnek teşkil eder.

Son yıllarda tecavüz sayısı korkunç rakamlara ulaşmıştır.

En son bir trende 30'dan fazla erkek genç bir kıza tecavüz etmiş...

Trende bulunan diğer insanlar da onlara mani olmamıştır.

Yolculuk sona erdiğinde zavallı genç kız da ölmüştür.

Bu olay toplumun tecavüzü kanıksamış olmasının sonucudur.

Uzun süreçler sonunda doğru ile yanlışın yer değiştirmesi...

Yanlış ve doğrunun olaya değil de kişilere göre değerlendirilmesi...

Toplum psikolojisinin değerlerle birlikte bozulması...

Sonuçta toplumun bozulmasının sebebi olmuştur.

Ve bu bozulma artarak sürecek, sonuçta toplumsal çatışma yaşanacaktır.

Her toplum için geçerli olan bu sonuç kaçınılmazdır.